1 Şubat 2020

Tiyatro: Aşk Geçmişim


Sonbaharda gitmeye niyetlendiğim, internette aldığı düşük notu görünce gitmekten vazgeçtiğim Aşk Geçmişim uzun bir aradan sonra yeniden karşıma çıkınca "to hell with it" deyip bilet aldım. Hiç haberim yoktu ama tam da o dönem aradığım oyunmuş kendisi. İlişkiler gibi asla eskimeyecek bir konuyu, komedi ile işleyen, enerjisi yüksek, izleyeni yormayan ama eğlendiren bir oyundu. İlk olarak müziklerle başlayacağım. Oyunun başlamasını beklerken salonda tekrar tekrar dinlediğimiz üç şarkı - Tell Him, A Man Without Love ve When the Rain Begins to Fall- ile oyuna ısındık, hikayeye mental olarak hazırlandık sanırım. (Bu parçaları seçenlerin eli dert görmesin.) Oyun, otuzlu yaşlardaki Tom (Rıza Kocaoğlu) ve Amy (Şebnem Bozoklu)'nin çalıştıkları ofiste tanışmalarıyla başlayan ilişkilerinin seyrini anlatıyor. Post-modern zamanda ilişki kurmaya çalışan bir kadın ve bir erkeğin hayata bakışları, ilişkiye yükledikleri anlamlar ve karşı tarafı doğru okuyamama üzerine kurulu hamleleri ile şekillenen bir seyir bu. Üstelik ikisinin de unutamadığı gençlik aşkları var. Lise çağında, tam da hayatın "mutlu bir gelecek" vadettiği yaşta yaşanıp bitmiş bu ilişkiler sanki donmuş ve zamansızlaşmış gibi. Ergenliklerinde yaşadıkları ve -geri dönüşlerle anladığımız üzere- bambaşka lenslerle hatırladıkları bu ilişkiler, bugünlerini kıyasladıkları birer ölçeğe dönüşmüş. Oyun tam da burada bir soru soruyor: geçmişte duydukları kuvvetli hislere saplanıp kalmış Tom ve Amy beraberliği için bir ihtimal var mı? Birbirlerine "sırılsıklam" aşık olmamaları buna bir engel mi yoksa yine de denemeye değer mi? Oyunun ikinci perdesi ilkine göre kısa ve düşük tempoluydu. İkilinin başından geçen bir olayın ikisinin de gözünden ayrı ayrı anlatılması ve olaylara getirdikleri farklı yorumları görebilmek -ki bu yorumlar cinsiyetle işaretlenmiş de değildi- oyuna derinlik katmıştı. Geleceğe dair kesin bir yargıya varmaması ama onun yerine bizi umut duygusuyla bırakması oyunun beğendiğim bir yanı oldu. Eşcinselliğe gülünen bir şakanın metinde yer almasını ise garipsediğimi söylemeden geçmemeyim. Uzun lafı kısası, eğer amacınız iyi oyuncuların, dinamik anlatımın olduğu, esprili bir hikaye izlemek ve tiyatro salonundan ayrılırken kendinizi iyi hissetmek ise Aşk Geçmişim sizi eliniz boş göndermeyecektir.  

Aşk Geçmişim
Yazar: DC Jackson
Oyuncular: Şebnem Bozoklu, Melisa Doğu, Rıza Kocaoğlu
Yönetmen: Tuğrul Tülek

25 Ocak 2020

Fatma Aliye - Hayattan Sahneler


Osmanlı'nın toplumsal yapısına dair Tanzimat fermanı ile başlayan tartışmaların önemli bir bölümünü "kadın hakları" meselesi oluşturur. Toplumsal hayattan soyutlanmış olmaları, giyim-kuşamları, evlilikte kadın-erkek ilişkileri gibi konular, özellikle zengin ailelerin iyi eğitim almış kızları tarafından tartışılmaya başlanır. Dolayısıyla, bu konular üzerine kalem oynatan Fatma Aliye'nin, Osmanlı devlet adamlarından Ahmet Cevdet Paşa'nın kızı olması hiç şaşırtıcı olmasa gerek. (Küçük bir not: Ahmet Cevdet Paşa'nın bir diğer kızı Reya, Şerif Mardin'in annesidir) Fatma Aliye'nin, 1898-1900 yılları arasında Hanımlara Mahsus Gazete'de tefrika edilen eseri Levâyih-i Hayat bildiğimiz anlamda bir roman değil. İsimleri Fehame (ululuk), Mehabe (heybet, hürmet), Sabahat (güzellik, letafet), İtimat (güvenme) ve Nebahat (şeref) olan ve birbirlerine akrabalık bağıyla bağlı beş kadının yazdığı mektuplardan oluşan romanın bir hikaye bütünlüğü yok. Birtakım ortak temalar üzerinden dertleşme, fikir alışverişinde bulunma gibi gayeler ağır basmış. Böylesine kısa bir kitaptan beklenemeyeceği üzere, karakterlerin derinlikleri de yok. Ama hepsinin o döneme ait evlilik ve eşler arasındaki ilişkilerin seyrine dair ortalama görüşlerden farklı düşündüğünü anlıyoruz. Bu beş kadından üçü evli, ikisi ise bekâr. Evli olanlardan biri son derece mutlu, diğer ikisi ise bir o kadar mutsuz. Mutsuz olanların evliliklerinin akıbetine dair öngörüleri ise birbirinden farklı. Evli olmayanlar ise evlenince başlarına gelecek olanın, hayalini kurduklarının aksine, tanık oldukları ilişkilere benzeyeceğini düşünüyor. Burada yine toplumsal sınıf ve kadının ekonomik gücü devreye giriyor ve zengin olanın evlenmeme ihtimali üzerinde durulurken, geçim gücüne sahip olmayanın ise başka çaresi olmadığının altı çiziliyor. Bir diğer göze çarpan mesele ise eğitim. Belki de bugünün bile ilerisinde bir görüşle, erkeklerin eğitimli olmasının evliliklerinde sorumluluk alcakları ve eşlerine "kötü" davranmayacakları anlamına gelmediğini ima ediyor. O dönemin evlilikleri ile kadın-erkek ilişkisine eleştiriler yönelten, kadın deneyimlerini farklılaştıran sosyal sınıfa dikkat çeken (ve ilginç bir şekilde kesişimselliğe değinen) Hayattan Sahneler, modern düşünceyi Cumhuriyet ile başlatan ana akım (ezber) anlatılara inat, Osmanlı kadınları arasında yayılan feminist düşünce ve tartışmalara ışık tutuyor.   

Fatma Aliye - Hayattan Sahneler (Levâyih-i Hayat)
Beyaz Balina Yayınları, 2019
Günümüz Türkçesi: Tülay Gençtürk Demircioğlu 

3 Ocak 2020

2020 Polisiye Challenge: Kategoriler


Geçtiğimiz seneki Polisiye Challenge'tan alnımın akıyla çıkınca, 2020 için yeni bir liste oluşturmaya karar verdim. Yarışmaya belirlediğim on kategori ile katılıyorum. Bazı kategoriler geçen yıldan, bazılarını ise yeni uydurdum. Henüz tüm kitapları seçmedim ama okumayı düşündüğüm üç kitabı ekledim. Yeni kitaplar seçtikçe elbette listeyi güncelleyeceğim. 

Evet, buyrunuz 2020 polisiye kategorilerine!


1. Doğduğunuz yıl ya da sonraki on yıl içinde yayımlanmış bir polisiye:
A Great Deliverance - Elizabeth George

2. Kuzey Avrupa (Nordik) polisiyesinden bir roman (olmazsa olmaz):
 

3. 2020'de yayımlanacak bir polisiye:
One of Us is Next - Karen McManus

4. Kadın bir yazarın kaleme aldığı "yerli" bir polisiye:
Farahnaz'ın Çiçeği - Yaprak Öz

5. Amerika, Batı Avrupa ya da Türkiye menşeili olmayan bir polisiye:

6. Bir polisiye serisinin ikinci kitabı:
Good Girl, Bad Blood - Holly Jackson 

7. Sinemaya uyarlanmış bir polisiye:


8. Yazarı 20. yüzyılın ilk yarısında doğmuş bir polisiye:
Cover Her Face - P. D. James

9. Yazarını ilk defa okuyacağınız bir polisiye:
The Girl in the Ice - Robert Bryndza

10. Sevdiğiniz/önceden okuduğunuz polisiye yazarının okumadığınız bir kitabı:
Ateş Etme İstanbul - Celil Oker