28 Ağustos 2013

Tavan Arasındaki Buda - Julie Otsuka

Tavan Arasındaki Buda 1900'lü yılların başında Japonya'dan ABD'nin San Francisco şehrine gitmek için gemiyle yola çıkan mektup gelinlerin hikayesini anlatıyor. Hiç yüzlerini görmeyip, seslerini duymadıkları, aralarındaki yegane iletişimin bir mektupla sağlandığı kocalarının yanına, yeni evlerine doğru yola çıkan gelinler onlar. Mektupta kendilerine vadedilen yaşamın aslında var olmadığını öğrendiklerinde birçoğu başlarına geleni sessizce kabullenirken, bir kısmı da isyan bayrağını çekip yeni yollar bulmaya karar veriyor. Otsuka'nın kalemi ikili insan ilişkilerinden başlayıp toplumsal ilişkilere dek uzanan geniş bir yelpazeyi ilmek ilmek örmüş. Hikaye, gelinlerin deniz yolculuğu ile başlayıp eşleriyle ilk karşılaşmalarına, cinsellikten hamileliğe, çocuk doğurmaktan çocuk yetiştirmeye, Amerikan toplumu ile olan ilişkilere ve İkinci Dünya Savaşı yıllarında gönderildikleri esir kamplarına dek ilerleyen uzun bir yolculuk.

Anlatımın birinci çoğul olması karakterlerden ziyade olayları ön plana çıkartmış. Kitap boyunca sıralanmış isimlerin kimler olduğu hiç önemli değil. Asıl ehemmiyet teşkil eden başlarından neler geçtiği. İsimler sadece bir seçki, bir çeşitlilik sunmak için mevcut. Yoksa belli karakterlerin zaman içinde gelişen hikayesi değil takip ettiğimiz. Göçmen Japon gelinlerin başından geçenlere tanıklık ediyoruz. Eşleriyle yaşadıkları sorunlar, Amerikan toplumuna kaybetmekten korktukları çocuklarıyla yaşadıkları didişmeler ve pek tabi Amerikalı komşuları-işverenleri-arkadaşları ile yaşadıkları olaylar asıl meselemiz. Irkçılığın, yabancı düşmanlığının, savaş çığırtkanlığının ortasında umursanmayan, ancak ortadan kaybolunca farklarına varılan, yine de yokluklarına kolay alışılan Japonların hayat deneyimleri günümüzde pek çok grubun tecrübesiyle örtüşecek cinsten. Bize insanlığın zaaflarını hatırlatan Otsuka'nın kalemi göçmenliği ile övünen bir coğrafyada ''istenmeyen'' göçmen hayatlar üzerine önemli detaylar aktarıyor.

Not: Ben kitabın İngilizce'sini okudum ama Domingo Yayınevi 2012'de Türkçe'sini basmış.

26 Ağustos 2013

I, Anna (2012)


New York'a gitmeden önce epey bir DVD toparlamıştım ama izleyememiştik. Şimdi yaz durgunluğunu fırsat bilip bu filmleri izleme zamanı zira sonbahar gelince yine hangi filmlerin peşinde koşucaz Allah bilir. I, Anna muhtemelen arka kapakta yazan konusuna tav olup aldığım bir film (yoksa bir yerlerden duymuşluğum yok). Cinayet, polisiye gibi kelimeler bir kitabı okumak ya da bir filmi izlemek için karar vermeme kafi zaten. Elsa Lewin'in aynı isimli kitabından uyarlama film, boşanmanın eşiğinde olan orta yaşlı polis dedektifi Bernie Reid ile bir sabah cinayet mahalinde karşılaştığı esrarengiz Anna Welles'in hikayesini anlatıyor. Özel hayatıyla profesyonel hayatı arasına sınır çekemeyen Bernie ile bir dükkanda satış elemanı olarak çalışan ve bilmediğimiz bir sebepten tanıştığı erkeklere kendini farklı isimle tanıtan Anna'nın ilişkisi geçmişin kör kuyularına doğru ikisini de çekmeye başlıyor. Benim gibi ''cinayetli film'' izlemek amacındaysanız doğru adreste değilsiniz zira film ''katil kim?'' sorusundan ziyade karakter psikolojisine odaklanıyor. Oyunculuklar iyi lakin başlangıçta beni epey heyecanlandıran anlatım ortalara doğru oldukça yavaşlıyor ve baştaki temposunu kaybediyor. Güçlü hikaye örgüsü bulunmasa da hikaye gizemini koruduğu için, ''acaba ne olacak?'' sorusuyla film kendini izletmeyi başarıyor. Olaylardan çok karakterlere yoğunlaşmış polisiye soslu bu filmi izlemeyi düşünenlere tavsiyem: beklentilerinizi yükseltmeyin!  

I, Anna
Yönetmen:  Barnaby Southcombe
İngiltere - 2012
Yıldız Karnesi: ***

16 Ağustos 2013

Yapı Kredi Vitrininde bir Orhan Pamuk!

photo

Orhan Pamuk'un İletişim'den Yapı Kredi'ye transferini sağır sultan duydu ama Yapı Kredi'nin İstiklal caddesi'ndeki vitrin düzenlemesini belki herkes görememiştir. Vitrinde dev bir Orhan Pamuk posterinin yanında yayınevinin tekrar bastığı Orhan Pamuk kitapları dizili. Şimdilik ''Benim Adım Kırmızı'', ''Kar'' ve ''Öteki Renkler'' yeniden basılmış. ''İstanbul''un 2003'teki ilk baskısı zaten Yapı Kredi Yayınları tarafından yapılmıştı, o pek transfer sayılmaz. Yazarların yayınevi değiştirmesi bibliyofilleri nasıl etkiliyordur diye düşünmedim değil. Sen onca yıl didin, kitaplardan kendine bir seri yarat, hop başka bir yayınevi yeniden bassın. Üstelik yazarın gelecek kitapları da artık o yeni yayınevinin dizayn tarzında basılacak. Ya yeni baskılardan da alacaksın, ya da eski kitaplarla muhtemel yenileri arasındaki farka katlanacaksın. Bu iş çok cep yakar Yonca!

5 Ağustos 2013

Okuma Listesi - Ağustos 2013

Evet, yeni bir listeleme arzusuyla sizlerleyim. Bu çabayı bir kere daha, Mart ayında göstermiştim. Orada listelediğim üç kitabın ikisini okudum. O ay için seçtiğim üçüncü kitap olan Kötü Yol'u da okumaya başlamıştım ama New York'a gidince elimden fırlatıp Queens Library'nin yolunu tutunca yarım kaldı. Kitabı da sanırım New York'ta bıraktım. Artık bir daha ne zaman kısmet olursa.

Ağustos 2013 okuma listeme yine üç kitap ekleyeceğim, temkinli olmakta fayda var:


1. En son Mart ayında katıldığım Yazar Ayları etkinliğine bu ay da katılıyorum. Bu seferki konuk Neil Gaiman. Etkinlik için New York'ta Ece'nin hediye ettiği Stardust isimli kitabı seçtim (Yaşasın kitap hediye eden arkadaşlar!). Zaten Coraline'i ve hemşiremin alışveriş turunu bitirmesini beklerken Guggenheim Müzesi'nin Bookstore'unda okuyup bitirdiğim, kitap haline getirilmiş bir mezuniyet konuşmasını saymazsak (çok çok güzel bir konuşma, dinlemediyseniz pamuk eller Youtube'a!) pek Gaiman okumuşluğum yok. O yüzden heyecan dorukta.




2. J.K. Rowling'in Robert Galbraith mahlasıyla bir polisiye roman yazdığını geçen ay öğrendim ve kitap The Cuckoo's Calling okuma listemin olmazsa olmazı oldu. Aslında, New York'ta edindiğim ve okumak için can attığım epey bir polisiye roman birikmişti elimde. Ama Rowling'in bu sürpriz çıkışı listelerde bir numaraya oturmasına yetti de arttı.






3. Listeme bir de yerli bir yazar ekleyeyim istedim ve Barış Bıçakçı kitaplarımın arasına elimi daldırdım. Sonuç: Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra.

Güzel bir Ağustos olsun.