21 Şubat 2010

Mission to Orlando: From Where We Left Off


Evet, aylar öncesinde kaldığım yerden devam. İnat ettim, Orlando yazısını tamamlayacağım. (Aslında bu ikinci kısım, allah üçüncü ve son kısmı tamamladığım günleri de gösterir bana inşallah!!) "Önceki yazıyı hatırlamıyorum" diye panikleyenler varsa aranızda (çok mütevaziyim) onları sükunete davet ediyorum. Ben de hatırlamıyorum öncesinde neler yazdığımı. Ama söyleyecek yeni sözlerim var. Hem bunlar öncekilerden daha iyi.

Orlando'yu turistik bir şehir kılan belki de tek özelliği Universal Studios, Walt Disney Magic Kingdom, Sea World gibi büyük theme park'lara ev sahipliği yapması. Bu parklar çok büyük olduğu için gezmesi bayağı zaman alıyor. Multiple-day-pass alıp, bir parkı birkaç gün gezen insanlar var. Bizim o kadar çok zamanımız olmadığı için 2 parka birer gün ayırdık.

İlk gün Universal Orlando Resort'a gittik. Naçizane tavsiyem biletlerinizi internetten satın alın. Hem biraz daha ucuz oluyor (3-5 doların lafı olmaz, Karun kadar zenginim diyorsanız, siz kapıdan alın) hem de uzun bilet kuyruğunda beklememiş oluyorsunuz. Biz off-season sayılabilecek bir dönemde gittiğimiz halde içerisi epey kalabalalıktı. Yazın nasıl oluyordur düşünmek bile istemiyorum. Bu tür parkların açılış saatini mutlaka kontrol edin. Genelde sabah 9 gibi açılıyorlar. Erkenden gitmek, parkın en popüler aktivitelerine etraf kalabalıklaşmadan binmek iyi bir fikir. Biz açılış borusuyla birlikte içeri attık kendimizi.

Universal Orlando Resort iki büyük parktan oluşuyor; Universal Studios Orlando ve Islands of Adventure. Biz sadece ilkine gittik. Universal Studios Production Central, New York, Hollywood, San Francisco/Amity, World Expo ve Kidzone isimli altı bölgeden oluşuyor. New York ve Frisco bölgelerinde bu şehirlerdeki birçok binanın, sokağın replikası var. Bir nevi film seti hepsi. Her bölgede yapabileceğiniz birçok aktivite var. Benim tavsiye edeceklerim şunlar:




- Simpsons' Ride: Çok ama çok keyifli. Bilmediğimiz bir nedenden dolayı sırada çok uzun süre bekledik (sıra bir süre hiç ilerlemedi) ama beklediğimiz her dakikaya değdi. Aslında bir simulasyon aracının içine giriyorsunuz ve önünüzdeki ekranda görüntüler akıyor. Yani gerçek bir rollar coaster değil. Ama simulasyon aracı deyip geçmeyin. Benim şimdiye kadar bindiklerim arasında en başarılısı buydu. Çıkışta Simpsons maskotları geziniyor. Biz Homer'a denk geldik.

- Twister: Ufak bir stüdyoda "hortum" ortamı yaratıyorlar. Girişte Twister filminden görüntüler ve oyuncuların filmle ilgili yorumlarını dinliyorsunuz. Ben "allahım nereye gidiyoruz şimdi" diye biraz tırsarak girdim içeri ama korkutucu birşey kesinlikle değil. Gözünüzün önünde ufak bir hortum sahnesi canlandırılıyor sadece. Biraz ıslanabilirsiniz. O da önlerde duruyorsanız.

- Disaster: Çok eğlenceli bir show. Sırası biraz uzun oluyor. Üç farklı odaya alınıyorsunuz. İlk odada esprili bir adam ziyaretçiler arasında bir gönüllü grubu seçiyor. İkinci odada o gruba sözde film çektiriliyor. Üçüncü odada bir araca biniyorsunuz, sağdan soldan efektler geliyor. Ekranda da çekilen film oynuyor. Film epey komik. Eğer kenarda oturuyorsanız sonlara doğru ayaklarınızı havaya kaldırın!

- E.T. Adventure: Havada uçan bisikletvari küçük arabalarla E.T'nin dünyasını gezmek ister misiniz? O zaman bu tura kesinlikle katılın. Hiçbir korku öğesini barındırmıyor, tatlı tatlı havada geziyor, şehirlerin üzerinden uçuyorsunuz. Ben hiç bitmesin istedim. Saatlerce o arabada oturabilirdim.

- Men in Black - Alien Attack: 4 kişi bir araca biniyorsunuz. Önünüzde silahlarınız. O araç kendi etrafında döne döne ilerliyor. Siz de elinizdeki silahlarla hedeflere ateş ediyorsunuz. Ateş etme kısmından ziyade döne döne ilerleme kısmı çok zevkli. Sırası da çabuk ilerliyor. Yalnız çantayla binemiyorsunuz. Hemen yanında ücretsiz locker'lar var. Çantaları oraya kitleyip gitmeniz gerekli.

Bu atraksiyonların dışında bir de küçük tiyatrolarda koltuğunuza oturup izlediğiniz showlar var:

- Shrek 4D: Girişe çok yakın olduğu için biz Shrekle başladık turumuza. Eğlenceli bir show. Mutlaka izleyin derim. Bir de oturduğunuz koltuğun hareket etmeyen koltuklardan olmamasına dikkat edin.

- Terminator 2: 3-D: Gözlüklerinizi takıp izleyeceğiniz bir show daha. Terminator Arnold bir sinema perdesinde, bir sahnede gözlerinizin önünde. Efektler takibi çok başarılı.

Bir de bütün bunların dışında bizim binmediğimiz ama adrenalin sevenlerin kaçırmaması gereken üç adet ride var:


1. Hollywood Rip Ride Rockit: Six Flags'lere taş çıkarır mı bilmem ama ben binmeye cesaret edemedim bu devasa roller coaster'a. Özellikle yaz sonu Coney Island'da bindiğim Cyclone'dan sonra böyle bir kal geldi bana roller coaster'lar konusunda. Bu arada Cyclone'un 1927'den kalma bir roller coaster olduğunun notunu düşeyim. Yolunuz New York'a düşerse mutlaka bu deneyimi yaşayın (!)

2. Revenge of the Mummy: Bu bir indoor roller coaster'ı. Yani karanlıkta gidiyorsunuz. Indoor roller coaster'a bir kere Almanya'daki Europa-Park'ta hemşiremle binmiştim. (Biz o gün amma çok roller coaster'a binmiştik yahu. Daha mı cesurdum o zamanlar acaba?) Bir daha binmem diyip hiç yanaşmadım.

3. Jaws: Bu bir roller coaster değil. Bir teknede ufak bir gölde giderken köpekbalıklarının saldırısına uğruyorsunuz. Olay bu. Aslında buna binecektik ama hava biraz serindi ve görevliler ıslanma riski olduğunu söyleyince vazgeçtik.

Uzun lafın kısası:

1. Biletler çok ucuz değil gerçi dünyanın hiçbir yerinde theme parklara girişler ucuz değil. Ama internetten alırsanız kapıdaki fiyattan biraz daha az ödüyorsunuz.

2. İçeri bir kere girdikten sonra aktiviteler için para ödemiyorsunuz. Ama parkın kalabalıklığına bağlı olarak aktivite bekleme süresi değişiyor. Mutlaka açılış saatinde gidin ve kalabalıklaşmadan en popüler ride'lara binin.

3. Orlando'nun şehrin göbeğinde bir otobüs istasyonu var. Universal Studios, Magic Kingdom ve Sea World'e buradan kalkan belediye otobüsleri çalışıyor. Yarım saatte de gidiyorlar. Şehir merkezinden ya da kaldığınız otelden taksiyle gitmek de bir seçenek ama 20-30 dolar civarı bir ücret ödeyeceksiniz, aklınızda bulunsun.

4. Universal Studios ve Islands of Adventure için kombine biletler satılıyor. Eğer birkaç günüzünü ayırabileceğinizi düşünüyorsanız o biletlerden alın.

Bizim çocuk "E gördük artık, daha da gitmem" diyor ama ben tekrar gitmek istiyorum. Bu sefer Islands of Adventure'a. Çünkü Harry Potter atraksiyonu açıyorlarmış baharda!!

İyi eğlenceler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder