Las Vegas. Sin City. Disneyland for Adults.
Değişik bir şehir Las Vegas. Işıl ışıl. Uçak alçalmaya başladığında gördüğüm, kocaman bir karanlığın ortasından yayılan ışık hüzmesi. Uçaktan havaalanına geçtiğinizde karşınıza ilk slot makineleri çıkıyor. Gelenler için değil de gidenler için. Son bir kez o kolu hevesle çevirme şansı. Dünyanın başka bir havaalanında görebilir misiniz bilmem.
Uzun bir caddesi var. Adı Las Vegas Boulevard (Surprise, surprise!). Ama Strip deniyor. South-Central-North Strip diye üçe ayrılıyor. Bildiğiniz, duyduğunuz ya da bilmediğiniz ve duymadığınız bütün oteller bu caddenin üzerinde: Mandalay Bay, Luxor, Monte Carlos, New York-New York, MGM, Paris, Bellagio, Ceasars Palace, Venetian, Treasure Island, Wynn. Birinden çıkıp diğerine gidiyorsunuz. Zaten kimi otellere içerden geçiş var. Bir Casino'dan diğerine rahat rahat geçebilin diye.
Normalde bir otele girince resepsiyon çıkar ya önünüze. Burada işler biraz değişik. Casino'ya ayak basıyorsunuz ilk. O büyük salonların içinde yolunuzu kaybede kaybede buluyorsunuz otel resepsiyonunu. Otellerin içine girmek tamam da çıkması öyle büyük bir dert ki! Ceasars Palace'tan çıkmaya çalışırken sağa girdik, sola girdik, yok mümkün değil çıkışı bulamıyoruz. Ortalıkta deli tavuklar gibi dolanırken NBC'nin canlı yayınladığı bir poker turnuvasına denk geldik. Neye niyet neye kısmet. Gerçi benim pokerle hiçbir ilgi ve alakam yok ama bizim çocuğun en büyük keyiflerinden biri poker oynamak, izlemek, poker hakkında okumak olduğu ve oyuncuların çoğunu da tanıdığı için takıldık kaldık orda bir müddet. Yok bilmem kim çok ego sorunluymuş, beriki 20 yaşındayken bilmemkaçmilyondolarlık bir turnuvayı kazanmış. Amerika'da filan doğmuş olsaydı profesyonel poker oyuncusu olur, şimdi izlediği turnuvalara kendi katılırdı adım gibi eminim.
New York'ta asla ama asla sokakta içki içemezsiniz. Hemen polis bitiverir yanınızda. Yasak. Ama gelin görün ki Las Vegas'ta sokakta içki içmek serbetmiş. Bir de ortalıkta bombastik şekil ve büyüklüklerde içki bardaklarında alkol satan barlar var. İksir şişesi şeklinde olanını da gördüm, kovboy çizmesi şeklinde olanını da. Bir de plastik gitarların içini dolduruyorlar. Kenarından uzun bir pipet sarkıyor. Gitarı omzunuza asıyor, içe içe geziyorsunuz.
Eğer kumar delisi değilseniz ve saatlerinizi poker veya rulet masalarında ya da slot makinalarında harcamayacaksanız yapacağınız turist aktivitesi kısa şu: otel gezmek. Kulağa son derece saçma gelse de bu aktivite Las Vegas'ın en önemli aktivitesi. Bizim çocuğun tabiri ile "Adamlar insan gelsin diye otel yapmışlar, insanlar 'otel yaptılar' diye Vegas'a geliyor." Otellerin dışında başka hiçbir numarası yok Vegas'ın. Biz Mandalay Bay'den başlayıp Venetian'a kadar sırasıyla bütün otelleri gezdik. Bazılarının barında oturduk, bazılarının Casino'sunda 5-10 dolares kaybettik. Ama uzun uzadıya hiçbirinde kalmadık. Oteller çirkin mi? Kesinlikle değil. Çok ama çok güzeller. Hele Venetian içinin dekorasyonu ile beni benden aldı resmen. Ama nihayetinde otel işte. Doğa harikası filan değil. İnsan-mimari harikası.
Bazı highlight'ları saymak gerekirse:
1. MGM'in Casino'sunda aslanların yaşadığı bir bölme var. Otel, logosunda aslan kükreyen MGM film şirketine ait olduğu için aslan sergilemeyi uygun görmüşler herhalde.
2. New York-New York'un tepesinde bir rollercoaster var. Zevkli gözüküyor ama Cyclone'dan sonra ettiğim yemini bozmadım ve hiiiç niyetlenmedim.
3. Paris otelindeki Eiffel kulesine çıkılabiliyor. Şehri tepeden görmek isteyenler için ideal. Ben gece çıkmak istiyordum ama nalet yağmur yüzünden kapalıydı.
4. Stratosphere otelinin de tepesinde bir rollercoaster varmış. Biz son gün araba kiralamak için girdik bu otele ama neresindeydi o rollercoaster göremedim. Dünyanın en yüksek rollecoaster'ıymış denilene göre.
5. Otellerin hemen hepsinde şovlar var. 7 otelde Cirque du Soleil gösterisi var. Hepsi de birbirinden farklı. Her akşam 7 ayrı gösteri yapıyorlar kısacası. Bunun yanında sihirbazların ya da revü kızlarının gösterileri var. Biz MGM'deki Coperfield gösterisine gittik. Ceasars Palace'da da Seinfeld çıkıyordu mesela (gerçi biz oradayken gösterisi yoktu).
6. Vegas'tan yarım saat uzaklıkta Red Rock Canyon denilen bir yer var. Bizim gibi araba kiralayıp kolaylıkla gidebilirsiniz. Grand Canyon kadar olmasa da epey büyük. Araba ile takip edebileceğiniz bir rota var. Rota üzerinde belirlenmiş kimi noktalarda arabayı park edip hiking yapabiliyorsunuz. Girişte verdikleri haritada o noktadaki hiking süresi, zorluk derecesi vs. gibi bilgiler mevcut. Çok güzel bir yer, kesinlikle tavsiye ederim.
Las Vegas, kumar oynamayacaksanız eğer, tekrar tekrar gidilecek bir yer kesinlikle değil. 3 günlük seyahatler sanırım en ideali. Uzun süreli gitmenin tek faydası birkaç gününüzü ayırıp Vegas'tan 5 saat uzaklıktaki doğa harikası Grand Canyon'u görmek olabilir. Ben çok heveslenmiştim ama bizimkisi kısa süreli bir seyahatti. Grand Canyon başka bahara kaldı.
South Strip
Mandalay Bay Casino
Bellagio Casino
Red Rock Canyon
Red Rock Canyon
Değişik bir şehir Las Vegas. Işıl ışıl. Uçak alçalmaya başladığında gördüğüm, kocaman bir karanlığın ortasından yayılan ışık hüzmesi. Uçaktan havaalanına geçtiğinizde karşınıza ilk slot makineleri çıkıyor. Gelenler için değil de gidenler için. Son bir kez o kolu hevesle çevirme şansı. Dünyanın başka bir havaalanında görebilir misiniz bilmem.
Uzun bir caddesi var. Adı Las Vegas Boulevard (Surprise, surprise!). Ama Strip deniyor. South-Central-North Strip diye üçe ayrılıyor. Bildiğiniz, duyduğunuz ya da bilmediğiniz ve duymadığınız bütün oteller bu caddenin üzerinde: Mandalay Bay, Luxor, Monte Carlos, New York-New York, MGM, Paris, Bellagio, Ceasars Palace, Venetian, Treasure Island, Wynn. Birinden çıkıp diğerine gidiyorsunuz. Zaten kimi otellere içerden geçiş var. Bir Casino'dan diğerine rahat rahat geçebilin diye.
Normalde bir otele girince resepsiyon çıkar ya önünüze. Burada işler biraz değişik. Casino'ya ayak basıyorsunuz ilk. O büyük salonların içinde yolunuzu kaybede kaybede buluyorsunuz otel resepsiyonunu. Otellerin içine girmek tamam da çıkması öyle büyük bir dert ki! Ceasars Palace'tan çıkmaya çalışırken sağa girdik, sola girdik, yok mümkün değil çıkışı bulamıyoruz. Ortalıkta deli tavuklar gibi dolanırken NBC'nin canlı yayınladığı bir poker turnuvasına denk geldik. Neye niyet neye kısmet. Gerçi benim pokerle hiçbir ilgi ve alakam yok ama bizim çocuğun en büyük keyiflerinden biri poker oynamak, izlemek, poker hakkında okumak olduğu ve oyuncuların çoğunu da tanıdığı için takıldık kaldık orda bir müddet. Yok bilmem kim çok ego sorunluymuş, beriki 20 yaşındayken bilmemkaçmilyondolarlık bir turnuvayı kazanmış. Amerika'da filan doğmuş olsaydı profesyonel poker oyuncusu olur, şimdi izlediği turnuvalara kendi katılırdı adım gibi eminim.
New York'ta asla ama asla sokakta içki içemezsiniz. Hemen polis bitiverir yanınızda. Yasak. Ama gelin görün ki Las Vegas'ta sokakta içki içmek serbetmiş. Bir de ortalıkta bombastik şekil ve büyüklüklerde içki bardaklarında alkol satan barlar var. İksir şişesi şeklinde olanını da gördüm, kovboy çizmesi şeklinde olanını da. Bir de plastik gitarların içini dolduruyorlar. Kenarından uzun bir pipet sarkıyor. Gitarı omzunuza asıyor, içe içe geziyorsunuz.
Eğer kumar delisi değilseniz ve saatlerinizi poker veya rulet masalarında ya da slot makinalarında harcamayacaksanız yapacağınız turist aktivitesi kısa şu: otel gezmek. Kulağa son derece saçma gelse de bu aktivite Las Vegas'ın en önemli aktivitesi. Bizim çocuğun tabiri ile "Adamlar insan gelsin diye otel yapmışlar, insanlar 'otel yaptılar' diye Vegas'a geliyor." Otellerin dışında başka hiçbir numarası yok Vegas'ın. Biz Mandalay Bay'den başlayıp Venetian'a kadar sırasıyla bütün otelleri gezdik. Bazılarının barında oturduk, bazılarının Casino'sunda 5-10 dolares kaybettik. Ama uzun uzadıya hiçbirinde kalmadık. Oteller çirkin mi? Kesinlikle değil. Çok ama çok güzeller. Hele Venetian içinin dekorasyonu ile beni benden aldı resmen. Ama nihayetinde otel işte. Doğa harikası filan değil. İnsan-mimari harikası.
Bazı highlight'ları saymak gerekirse:
1. MGM'in Casino'sunda aslanların yaşadığı bir bölme var. Otel, logosunda aslan kükreyen MGM film şirketine ait olduğu için aslan sergilemeyi uygun görmüşler herhalde.
2. New York-New York'un tepesinde bir rollercoaster var. Zevkli gözüküyor ama Cyclone'dan sonra ettiğim yemini bozmadım ve hiiiç niyetlenmedim.
3. Paris otelindeki Eiffel kulesine çıkılabiliyor. Şehri tepeden görmek isteyenler için ideal. Ben gece çıkmak istiyordum ama nalet yağmur yüzünden kapalıydı.
4. Stratosphere otelinin de tepesinde bir rollercoaster varmış. Biz son gün araba kiralamak için girdik bu otele ama neresindeydi o rollercoaster göremedim. Dünyanın en yüksek rollecoaster'ıymış denilene göre.
5. Otellerin hemen hepsinde şovlar var. 7 otelde Cirque du Soleil gösterisi var. Hepsi de birbirinden farklı. Her akşam 7 ayrı gösteri yapıyorlar kısacası. Bunun yanında sihirbazların ya da revü kızlarının gösterileri var. Biz MGM'deki Coperfield gösterisine gittik. Ceasars Palace'da da Seinfeld çıkıyordu mesela (gerçi biz oradayken gösterisi yoktu).
6. Vegas'tan yarım saat uzaklıkta Red Rock Canyon denilen bir yer var. Bizim gibi araba kiralayıp kolaylıkla gidebilirsiniz. Grand Canyon kadar olmasa da epey büyük. Araba ile takip edebileceğiniz bir rota var. Rota üzerinde belirlenmiş kimi noktalarda arabayı park edip hiking yapabiliyorsunuz. Girişte verdikleri haritada o noktadaki hiking süresi, zorluk derecesi vs. gibi bilgiler mevcut. Çok güzel bir yer, kesinlikle tavsiye ederim.
Las Vegas, kumar oynamayacaksanız eğer, tekrar tekrar gidilecek bir yer kesinlikle değil. 3 günlük seyahatler sanırım en ideali. Uzun süreli gitmenin tek faydası birkaç gününüzü ayırıp Vegas'tan 5 saat uzaklıktaki doğa harikası Grand Canyon'u görmek olabilir. Ben çok heveslenmiştim ama bizimkisi kısa süreli bir seyahatti. Grand Canyon başka bahara kaldı.
South Strip
Mandalay Bay Casino
Bellagio Casino
Red Rock Canyon
Red Rock Canyon