Bu aralar ne zaman film izlemeye kalksak aramizda bir pazarlik basliyor: "senin filmlerini mi izleyelim, benim filmlerimi mi". Ikimiz de cilginca olmasa da internetten film arakladigimiz icin masallah arsivlerimiz bol. Gecenlerde yine boyle bir pazarligin ardindan bizim cocugun arsivinden bir film izlemeye karar verdik (!) Gerci filmi ben sectim. Watergate skandalini ve Richard Nixon'in istifasini bilirdim ama skandalin tam olarak ne oldugunu bilmiyordum. Olayin nasil ortaya ciktigini da. Bu sebepten All The President's Men, seyirciden gelen en yuksek oyu alarak izlenmeye layik goruldu.
Olaylar bes adamin bir gece yarisi Watergate binasinda bulunan Democratic National Committee'ye (Demokratlara yani) ait ofislere gizlice girmesiyle basliyor. Tamamen tesaduf eseri yakalanan bu bes kisinin mahkemedeki durusmasina donemin unlu avukatlarindan birinin katilacagini ve saniklari savunacagini ogrenen Washington Post muhabiri Robert Woodward solugu mahkemede aliyor. Ustelik avukat, saniklar avukat istemek icin tek bir telefon konusmasi bile yapmadan davayi ustleniyor. Mahkemede hakim saniklari sorgulardan, tek tek mesleklerini soruyor. Iclerinden birisi -ilk konusan- eski bir CIA calisani oldugunu soyleyince Woodward buyuk bir skandalin ilk sinyallerini de almis oluyor. Washington Post'tan Carl Bernstein ile birlikte bu haberin uzerinde calismaya basliyorlar.
Cok uzun ve zorlu bir surecten geciyorlar, cunku ust seviyedeki siyasilerin son derece karanlik islerin isine karistigini ortaya cikarmak hic de kolay degil. Kimse gazetecilerle konusmak, bilgi vermek istemiyor. O sirada gazetenin yayin kurulu ile de ciddi zorluklar yasiyorlar. Gazetenin yayin kurulu Beyaz Sarayi karsisina almak istemiyor haliyle.
Film son derece surukleyici, Amerikan tarihinin en buyuk skandallarindan birini tum ciplakligiyla anlatiyor. Filmin icine o donem cekilmis televizyon kayitlari yerlestirilmis. Washington Post'un haberi ile ilgili Hukumet tarafindan yapilan yorumlari, 1972-73'de hukumette calismis kisilerin kendi agizlarindan dinliyorsunuz. Baskan Nixon'un da goruntuleri keza oyle.
Siyasetin nasil buyuk bir erk oldugunu, hileleri, karanlik isleri nasil da guzelce orttugunu film apacik bir sekilde gosteriyor. Karanlik islere tanik olan onca kisiden sadece birisinin konusma cesaretini gostermesi ve Washington Post'un devlet kurumlari tarafindan ve "mainstream" dusunenler tarafindan -yani bu kurumlarin herhangi bir kirli ise bulasmis olamayacagina dair koru korune inananlar tarafindan- defalarca tehdit edilmesine ragmen yilmadan (o da buyuk bir sans) bu olayin ustune gitmesi, Watergate skandalinin ortaya cikmasindaki en onemli 2 faktor. Bu skandali Ergenekon sorusturmasi kapsaminda tekrar dusunmekte fayda var sanirim. Kurumlar pis islere, karanlik islere bulasabilirler. Hic ama hic tahmin etmeyecekleriniz bile! Lord Acton der ki "Power tends to corrupt, absolute power corrupts absolutely!" (Butun gucler yozlasma egilimindedir, mutlak guc mutlak yozlasmaya goturur.)
** Bu arada bahsetmeyi unutmusum, Woodward'i Robert Redford, Bernstein'i Dustin Hoffman canlandiriyor. Ikisi de son derece basarili ve son derece inandiricilar. Oyunculuktan sifir anlayan birisi olarak benim kendi kriterim sudur: Bir aktor oynadigi roldeki kisi olduguna beni inandiriyorsa, o benim icin basarili bir oyuncudur. Filmi izlerken kimseyi canlandirmadiklarina ve asil gazetecilerin o ikisi olduguna ziyadesiyle inanmistim. Bu arada yayin yonetmenleri Woodward ve Bernstein isimlerini birlestirip Woodstein diye cagiriyor ikisini. Tipis tipis bir gidis sahneleri var ki, seyre deger! Bir de Redford'in hic kesilmeden cekilmis yaklasik 7-8 dakikalik sahnesi var, muthis!
Olaylar bes adamin bir gece yarisi Watergate binasinda bulunan Democratic National Committee'ye (Demokratlara yani) ait ofislere gizlice girmesiyle basliyor. Tamamen tesaduf eseri yakalanan bu bes kisinin mahkemedeki durusmasina donemin unlu avukatlarindan birinin katilacagini ve saniklari savunacagini ogrenen Washington Post muhabiri Robert Woodward solugu mahkemede aliyor. Ustelik avukat, saniklar avukat istemek icin tek bir telefon konusmasi bile yapmadan davayi ustleniyor. Mahkemede hakim saniklari sorgulardan, tek tek mesleklerini soruyor. Iclerinden birisi -ilk konusan- eski bir CIA calisani oldugunu soyleyince Woodward buyuk bir skandalin ilk sinyallerini de almis oluyor. Washington Post'tan Carl Bernstein ile birlikte bu haberin uzerinde calismaya basliyorlar.
Cok uzun ve zorlu bir surecten geciyorlar, cunku ust seviyedeki siyasilerin son derece karanlik islerin isine karistigini ortaya cikarmak hic de kolay degil. Kimse gazetecilerle konusmak, bilgi vermek istemiyor. O sirada gazetenin yayin kurulu ile de ciddi zorluklar yasiyorlar. Gazetenin yayin kurulu Beyaz Sarayi karsisina almak istemiyor haliyle.
Film son derece surukleyici, Amerikan tarihinin en buyuk skandallarindan birini tum ciplakligiyla anlatiyor. Filmin icine o donem cekilmis televizyon kayitlari yerlestirilmis. Washington Post'un haberi ile ilgili Hukumet tarafindan yapilan yorumlari, 1972-73'de hukumette calismis kisilerin kendi agizlarindan dinliyorsunuz. Baskan Nixon'un da goruntuleri keza oyle.
Siyasetin nasil buyuk bir erk oldugunu, hileleri, karanlik isleri nasil da guzelce orttugunu film apacik bir sekilde gosteriyor. Karanlik islere tanik olan onca kisiden sadece birisinin konusma cesaretini gostermesi ve Washington Post'un devlet kurumlari tarafindan ve "mainstream" dusunenler tarafindan -yani bu kurumlarin herhangi bir kirli ise bulasmis olamayacagina dair koru korune inananlar tarafindan- defalarca tehdit edilmesine ragmen yilmadan (o da buyuk bir sans) bu olayin ustune gitmesi, Watergate skandalinin ortaya cikmasindaki en onemli 2 faktor. Bu skandali Ergenekon sorusturmasi kapsaminda tekrar dusunmekte fayda var sanirim. Kurumlar pis islere, karanlik islere bulasabilirler. Hic ama hic tahmin etmeyecekleriniz bile! Lord Acton der ki "Power tends to corrupt, absolute power corrupts absolutely!" (Butun gucler yozlasma egilimindedir, mutlak guc mutlak yozlasmaya goturur.)
** Bu arada bahsetmeyi unutmusum, Woodward'i Robert Redford, Bernstein'i Dustin Hoffman canlandiriyor. Ikisi de son derece basarili ve son derece inandiricilar. Oyunculuktan sifir anlayan birisi olarak benim kendi kriterim sudur: Bir aktor oynadigi roldeki kisi olduguna beni inandiriyorsa, o benim icin basarili bir oyuncudur. Filmi izlerken kimseyi canlandirmadiklarina ve asil gazetecilerin o ikisi olduguna ziyadesiyle inanmistim. Bu arada yayin yonetmenleri Woodward ve Bernstein isimlerini birlestirip Woodstein diye cagiriyor ikisini. Tipis tipis bir gidis sahneleri var ki, seyre deger! Bir de Redford'in hic kesilmeden cekilmis yaklasik 7-8 dakikalik sahnesi var, muthis!