19 Şubat 2011

Heartbreaker (L'arnacoeur)





















Yönetmenliğini Pascal Chaumeil'in yaptığı 2010 yapımı filmin başrolünü Vanessa Paradis ile Romain Duris paylaşıyor. Vanessa Paradis'yi daha önce izleme fırsatım olmamıştı ama Romain Duris ile yolumuz yıllar önce L'Auberge Espagnole'da kesişmişti. İspanya'ya exchange öğrenci olarak giden ve kendisi gibi farklı farklı ülkelerden gelen öğrencilerle aynı evi paylaşan Xavier'di o filmde. Üzerinden geçen sekiz yıllık sürede iyice serpilen (!) Romain Duris (ve Birol Ünel tarzı saçları) bu filmde karşımıza para karşılığı kadınların ilişkilerini bozan profesyonel "kalp kırıcı" Alex olarak çıkıyor.

Alex "sipariş" üzerine kadınların ilişkilerini bozan, beraber oldukları erkekten ayrılmalarına neden olan, hayatını bu yolla kazanan bir adam. İki de yardımcısı var: Melanie ve Marc. Üç kişilik ufak bir ekip olarak çalışıyorlar. Melanie ve Marc hedefteki kişi hakkında gerekli araştırmaları yapıp kılıktan kılığa girerek Alex'in oynadığı oyunlarda rol alırken, Alex kadınları baştan çıkarıp aslında ne kadar mutsuz bir ilişki yaşadıklarını anlamalarını sağlıyor. Ekibin iki önemli kuralı var: Bir, Alex ilişkisini bozduğu hiçbir kadınla birlikte olmuyor. İki, mutlu bir ilişki yaşadığını zanneden ama aslında mutsuz olan kadınları hedef alıyorlar. Bir gün zengin bir müşteri kapılarını çalıyor ve Alex'ten kızı Juliette'in ilişkisini bozmasını istiyor. Ekip hemen ön çalışma yapıyor ve Juliette'in mutlu bir ilişki yaşadığına, yani onların hedefledikleri kadın profiline uymadığına karar veriyor ve müşteriyi reddediyor. O sırada beklenmedik bir sorun ortaya çıkıyor. Alex'in mafyöz kılıklı bir adama 30 bin euro civarında borcu olduğu anlaşılıyor ve adam onu borcuna karşılık ölümle tehdit ediyor. Paraya sıkışan Alex yelkenleri suya indiriyor ve Juliette'in babasına işi kabul ettiğini haber veriyor.




























Heartbreaker üzerine fazla kafa yorulacak bir film değil. İlişkiler üzerine yeni bir şeyler söylemiyor. Zaten öyle bir iddiası da yok. Eğlenceli bir film. Anlatımı insanı asla sıkmıyor. Oyunculuklar başarılı. Yan karakterleri, özellikle Marc'ı çok sevdim. Hani "beni yorucak bir film izlemek istemiyorum ama Amerikan komedileriyle de zaman harcamak istemiyorum" dediğiniz anlar için birebir. Amerikan filmi olsa ortalama bir romantik komediden öteye gidemezdi herhalde ama Fransız tornasından çıkması başka bir hava katmış. Film müzikleri eski ve tanıdık. Ve evet, Monte Carlo gerçekten güzel bir şehirmiş. Sırf şehrin görüntüleri için bile izlenebilir.

2 yorum:

  1. Vanessa Paradis itici geldi bana bu kez çünkü Köprüdeki Kız ve Elisa'da izlemiştim onu daha önce ve buradaki soğuk burjuva kadını rolünde garipsedim. Naif rollere daha çok yakışıyor sanki.

    Filmin diğer romantik komedilerden pek farkı yoktu bana göre ama Romain Duris izletmeyi başarıyordu.

    YanıtlaSil
  2. Roman Duris basariliydi. Bi de tabi saclari :) Bazi sahnelerde elime bi toka versinler de su adamin saclarina takayim, yuzu gozu acilsin istedim :)

    Aslinda evet klasik bir romantik komedi ama ben yine de Amerikan komedilerinden biraz ayristirmak istiyorum filmi. Hele gecen ay izledigim son donemde cekilmis 2 filmden sonra (Back-Up Plan ve Life As We Know It).

    YanıtlaSil