8 Nisan 2012

Kütüphane Maceralarım (vol. bilmemkaç)

Geçen Perşembe günü dersten çıkıp Flushing'deki devasa Queens Kütüphanesine attım kendimi. Hedefim bu haftaki tatilde izleyecek yeteri kadar film depolamaktı. (Bu arada her şeyi sanal dükkanlardan almaya/indirmeye alıştığımız bu zamanda kütüphane raflarında dolanıp kitap/film seçmek, adını hiç duymadığınız kitap/yazar/film/yönetmen keşfetmek gerçekten de unuttuğumuz güzelliklerden. Zira gözlemlediğim şöyle bir durum var: Herkes üç aşağı beş yukarı aynı filmleri izleyip aynı kitapları okuyor. Bir filmin (Young Adult misal) yorumunu en az üç ayrı blogda görüyorum peşpeşe. Oysa elimizin altında kütüphane denen hazine olsa, hepimiz farklı filmler, yönetmenler, yazarlar keşfedebilsek daha fazla zenginleşip bu aynılığı engelleyemez miyiz? Globalleşmeden dolayı sınırların kalktığı  iddia edilen, her türlü bilgiye erişim mümkün denilen bir çağda yaşayıp bu kadar tekdüzeliğe indirgenmek zorunda kalmamız beni pek mutlu etmiyor açıkçası. Neyse. Konuma geri döneyim.) Gittim filmlerin bulunduğu odaya. Rafların  önünde salınıyorum. "O klasiği de izlemedim, bunu da görmedim, onun konusu neymiş" diye diye elimi kolumu doldururken orta yaşlı bir adam "Aaa Pi'yi mi aldınız? Çok severim." diyerek söze girdi. Sonra elimdeki diğer filmlere baktı. "Aaa Sarah's Key? Bakın ben de aynısı aldım" cümlesinden sonra olaylar nasıl gelişti hatırlamıyorum. Dehşetengiz bir hafızaya sahip bu adamla herhalde bir saat o film senin bu film benim konuştuk. Bana filmler önerdi. Sophie'nin Seçimi'ni izlemediğimi duyunca hayrete düştü. Hemen S standının önüne gittik, aradık taradık, filmi bulduk. Kucağımdakilere ekledik. (Queens Kütüphanesi kesinlikle alışveriş sepeti hizmeti sağlamalı.) Çekip çıkardığı her filmin yönetmenini, oyuncusunu, aldığı ödülleri, kısacası bir filmle ilgili en ufak bilgi taneciğini bile hatırlayan bir sinefil. Kendimi yanında ufacık hissettim. David Cronenberg'in Dead Ringers filmine aslında Twins adını vermek istediğini ama Twins adında başka bir film olduğu için vazgeçip bu yeni ismi bulduğunu, ama 2004 yapımı Crash filminin aynı inceliği Cronenberg'e göstermediğini, Cronenberg'in 1996 yapımı Crash isimli filmine rağmen kendi filmlerinin adını değiştirmediklerini ondan öğrendim. "Şimdi Crash denince herkesin aklına Oskar ödüllü 2004 yapımı film geliyor. Cronenberg'in Crash'ini hiçbir yerde bulamıyorum" deyince eleştirilerine hak verdim. Hangi filmde kim oynamış, o film hangi ödülleri almış, bunların hepsini bilmesinin yanında bir de DVDlerdeki commentary kısmında yapılan söyleşileri, kamera arkası görüntüleri hatırlaması beni hayretlere düşürdü. "Benim beynim bilgisayar gibi" dedi her seferinde. Gerçekten de öyle bir hafıza. DVDlerin arka kapağında yazan oranların ne anlama geldiğini de ondan öğrendim. "Ben ilk arka kapaktaki oranlara bakarım. Full Screen diyorsa o DVDyi almam" diyordu en son. Beni bilgiye boğan bu sinefil adam hakkında elimdeki tek veri public housing evinde oturması, dolayısıyla yüksek gelirli olmadığı varsayımı. Sanırım bu da bize -tekrar ve tekrar- kütüphanelerin önemini gösteriyor. İlla iyi bir gelire sahip olmanız gerekmiyor edebiyat ve sinema tüketmeniz için. Zira kütüphanelerde bilgi gerçekten de elinizin altında. 

6 yorum:

  1. Çok şey var aslında bu konu üzerine konuşup tartışacak. Tartışmak ne güzel şey, insanın bir konu ile ilgili argümanlarını karşısındakinin başka bir argümanla kuvvetlendirmesi ya da çürütmesi. Karşılıklı birbirini bilgilendirebilmek. Anlamsız bir yere doğru gidiyor yorumum ama tüm düşüncelerimi bir bütün olarak yazmaya kalksam çok uzun olacak. En iyisi "eğitim şart" diyip bağlayayım ben :)

    YanıtlaSil
  2. Bu kutuphane meselesi aslinda cok hassas bir konu. Ben kiskaniyorum New Yorklu veletleri. Gecen gun iki velet cokmus cizgi film standinin onune film seciyorlardi. Kitap ve filmlere ulasabilmek cok buyuk bir zenginlik. Ben yeterlilik sinavina calisiyorum. Listemde belki 30 kitap vardi elimde olmayan, hepsini de kutuphaneden aldim. Istiyorum bir hafta icinde geliyor. Ust sinif ugramiyordur ama orta ve alt siniflar icin buyuk kaynak.

    YanıtlaSil
  3. "Dunyayi kutuphaneler kurtaracak" diyorum ben.. :)

    Okumadiysan "Kafka on the Shore"u tavsiye ederim..Begenebilirsin. Kutuphane askima birebir geldi :)

    YanıtlaSil
  4. O kitap uzuuuun zamandir listemde. Yaza insallah =)

    YanıtlaSil
  5. Ben de neredeyse hic kitap ve dvd almiyorum. Sinemaya da gitmiyorum. Kutuphaneleri sonuna kadar kullaniyorum.
    Gecenlerde is yerinde biri, kutuphanelere verilen destegin kesilmesini soyledi.. O kisiyle olan tum iliskimi bitirdim. Kutuphaneme dokunma:)

    YanıtlaSil
  6. Ya nasil diyebiliyor bunu nasil? Kitaba sinema biletine para yetistiremeyenlere nasil buyuk bir fayda, nasil bir guzellik bunu gormek icin kor olmak gerek sanirim. Sinif farkindan dogan kaynak erisim esitsizligini alt edebiliyor insan kutuphaneler sayesinde. NY'ta bu sene kutuphane butcelerini kismaya karar verdiler. Imzalar toplandi. Dusundukleri budget cut'in epey altinda bi kesinti yapacaklarmis simdi insanlardan tepki gelince.

    YanıtlaSil