2 Şubat 2024

Hafta #3-4: Frankelda's Book of Spooks + Mr. Monk

Aslında bu yazıyı geçtiğimiz Pazartesi akşamı yayınlamayı hedeflemiştim ama iki haftadır yazı yazacak vakit bulamadım. Bu da yetmezmiş gibi dizi/film izleyecek vaktim de pek olmadı. Dolayısıyla son iki haftada izlediklerimi birleştiren bir yazıyla karşına çıkıyorum sevgili okur. Umarım yokluğumda dünyan dönmeye devam etmiştir.


Geçen hafta bayılarak izlediğim ve muhtemelen tüm sene övmelere doyamayacağım Frankelda's Book of Spooks'la başlıyorum sözlerime. HBO Max'in Meksika'dan renklerine kattığı, stop-motion tekniğiyle çekilmiş bu mini animasyon dizi (sadece beş bölümden oluşuyor) radarıma tesadüfen girdi. Ekim 2021'de Latin Amerika ülkelerinde gösterime girdikten tam iki sene sonra Kuzey Amerika sahnesine çıkan (bundan sonra kısaca) Frankelda, düşük doz hayaletli-canavarlı hikayeler dinlemeyi sevenlerin beğeneceği bir iş. Dizinin kahramanı Frankelda bir hayalet-yazar (ghostwriter). Her bölüm, Procustes ismindeki canavarı uykusundan uyandırma riskini göze alıp, Herneval adındaki büyülü defterinden seçtiği bir hikayeyi anlatıyor. Herneval de çenebaz bir şey. Canavardan deli gibi korkuyor ama bir yandan da onu uyutmayı başaran sihirli bir güce sahip. Bu arada Frankelda'ya da sürekli laf yetiştiriyor. Ama aralarındaki sözlü itişmeleri hep Frankelda kazanıyor ve Herneval'in tüm uyarılarına rağmen hikayesini anlatmaya başlıyor. Hikayelerin merkezinde kendine güvenmeyen, başkalarının yerine geçmek isteyen, alay edildiği için tutkuyla yaptığı hobisini bırakan, diğer bir deyişle toplumsal baskılara karşı koyamayarak "kendi olmaktan vazgeçen" çocuklar var. Frankelda hiçbir hikayede bizi mutlu sonla uğurlamıyor. Son bölümdeyse, korku hikayeleri yazarı Francisca İmelda'nın nasıl Frankelda'ya dönüştüğünü dinliyoruz. Böylece, Frankelda'nın anlatmayı seçtiği beş hikaye ile kendi yaşamı arasındaki bağı da öğreniyoruz. Bölümlerin son birkaç dakikası kamera arkası görüntülerine ayrılmış. Karakterlerin itina ile boyanan heykellerini, yönetmenin çekilecek plan için heykelin kolunu bacağını oynatarak ona hayat verişini, hikayenin geçtiği maketlerin yapımını vs. görüyorsunuz. Halloween'e saklamayı mı tercih edersiniz yoksa saklamadan mı izlersiniz bilmiyorum ama Frankelda'yı 2024 listenize eklemenizi tavsiye ediyorum. 


Bir diğer izlediğim yapımsa Mr. Monk's Last Case oldu. Monk serisine bir veda filmi çektiklerinden haberim yoktu. Ama görünce eski bir dostuma kavuşmuş gibi sevindim. Ne de olsa az mesai yapmadık kendisiyle. Hatta diziden aldığım gazla kütüphanede bulduğum bir-iki kitabını okumuştum. Tüm ekibi bir araya topladıklarını görmek sevindiriciydi. Herkes elbette oldukça yaşlanmış. Hikaye'de Randy ve Natalie eyalet dışına taşınmış, Stottlemeyer ise emekli olmuş. Monk'un hayatında sadece terapisti ve Trudy'nin kızı Molly kalmış. (Trudy'nin bir kızı olduğunu unutmuşum). Film, genç ve gelecek vadeden gazeteci Griffin Briggs'le evlilik aşamasındaki Molly'nin hikayesi ile açılıyor. Randy ve Natalie düğüne katılmak için Kaliforniya'ya geliyor. Fakat Griffin, düğünden birgün önce arkadaşlarıyla gittiği bungee jumping'de yere çakılıp ölünce ekibin bir araya gelişi farklı bir amaca hizmet etmeye başlıyor: Griffin'in katilini bulmak! Mr. Monk, manevi kızı Molly'nin hatırına, tüm eski "ekip arkadaşları" yanındayken son kez sahneye çıkmayı kabul edince olaylar gelişiyor. Film, Covid pandemisi ile dünyanın Monklaştığını vurguluyor. Sürekli ellerini dezenfekte etmek, titizlenmek pandemide yaygınlaştığından beri Monk'un eskiden norm dışı bulunan bu yüzden alay konusu olan kimi özellikleri norm haline gelmiş vaziyette. Dünyanın yaşadığı bu dönüşüm belli ki film fikrinin ortaya çıkmasına yol açmış. Film izleyiciye "Bakın, pandemi sonrası hepiniz biraz Monk oldunuz" diyor. Açıkçası, bu önermeyi yerinde bulsam da tamamen katıldığımı söyleyemeyeceğim. Zira Monk, ellerini sürekli wipe'la temizlemenin çok ötesinde normatif dünyayla uyumlanamayan bir karakterdi. İzlerken Monk'un uyumsuzluğunu örneklendiren kimi özelliklerinin törpülendiği hissine kapıldım. Buna ek olarak, filmin polisiye boyutu dizi standartlarının epey altında kalmış. Cinayetin nasıl işlendiğini tahmin etmenin hiç zor olmaması üstüne katilin kim olduğunu da bilmek büyüyü bozuyordu. Film, Mr. Monk ve ekibini özleyenlerin hasret gidermesi için birebir. Fakat amacınız iyi kotarılmış polisiye izlemekse tatmin edici gelmeyeceğini söyleyebilirim. 

Bunların dışında:

* Netflix'de Kore yapımı Mr. Slump izlemeye başladım. Her hafta 2 bölüm yayınlanıyor. Şimdilik iyi gibi.

* Netflix'e Ocak ayında gelen fakat pek reklamı yapılmayan Boy Swallows Universe izlemeye başladım. İkinci bölüm itibari ile izlemeyi bıraktım. Çok bilmiş çocuk karakter kotamı doldurmuş olmalıyım.  

* Amazon Prime dizilerinden Hizbin Hotel'in iki bölümünü izledim. Sarmadı, onunla da vedalaştık. 

A la semaine prochaine!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder