28 Kasım 2013

World War Z (2013)


Hollywood yapımı olsun, aksiyonlu olsun ama çok da boş olmasın kontenjanından seçtik kendisini. Film Amerikalı bir ailenin sabah uykularından uyanmasıyla başlıyor. Anne, baba ve iki kız çocuğundan oluşan bir aile bu. Baba Gerry Lane (Brad Pitt) eski bir Birleşmiş Milletler (BM) çalışanı. Yıllar boyu farklı ve zorlu coğrafyalarda görev yaptıktan sonra işinden ayrılmış. Sebebi net olmamakla birlikte bu kararının yaptığı işin tabiatı ile alakalı olduğu aşikar. Artık ailesine zaman ayırıyor hatta kızlarına her sabah pancake yapıyor. Filmin aksiyonsuz tek bölümü bu kısım. Onlar evden çıkıp arabalarıyla Philadelphia sokaklarına girdiklerinde cehennemin kapıları ardına kadar açılıveriyor. Sokaklar insanları zombiye çeviren bir virüsün tehdidi altında. Virüs nasıl oluşmuş bilinmiyor. Eldeki tek veri zombilerin insanları hedef alıp ısırması ve onları zombiye dönüştürmesi. Gerry'nin BM'den tanıdığı eski bir dostu aileye yardım teklif eder. Ama karşılığında Gerry'den bir isteği vardır: Virüsün kökenini tespit edip gerekli aşıyı üretmeye çalışacak bir doktora yoldaşlık etmek. Zaman içinde görevinin niteliği değişen Gerry bu azgın virüse karşı çılgın bir mücadeleye girişir. Aksiyonu ve görsel efekti bol, oyunculuğu iyi, temposu ise hiç düşmeyen World War Z, küreselleşen dünyada sınırların sadece insanlar, mallar ve fikirler için değil hastalıklar için de kalktığını gözler önüne seriyor. Baş gösterecek dirençli bir salgın hastalığı ufak bir bölgeye hapsetmek pek mümkün değil artık. Günde üç kez İstanbul-New York seferi düzenlenirken, havaalanlarına dakikada bilmem kaç uçak inerken hele hiç mümkün değil. Dünya nüfusunun güçlü bir virüsle kırılması hatta yok olma noktasına gelmesi belki çok da uzak bir gelecek değildir? Hem filmde ne deniyordu: ''Toprak ana bir seri katildir.'' Hepimizden intikam almak için gün sayıyor olmasın?

26 Kasım 2013

Kitap Şenliğine Katıldım!

3 Kasım 2013 - 3 Mart 2014 tarihleri arasında gerçekleşecek bir kitap okuma şenliğine katıldım. Şenliği Pinuccia'nın Kitapları (yani sahibesi Pınar) düzenliyor. Aslında düzenlediği kitap şenliklerinin ikincisi bu. İlkini yazın düzenlemişti ama ona katılamamıştım. İkinci şenliğin duyurusunu dün gördüm. Başlayalı neredeyse 1 ay olmuş. Epey zaman kaybetmişim ama olsun (hem sonunu düşünen kahraman olamaz!). Oyunun kurallarını merak edenler için kısaca bahsedeyim. Belirlenmiş birtakım kategoriler var. Siz bu kategorilere uygun bir kitap bulup okuduğunuzda belli puanlar kazanıyorsunuz. Tabii bu puanları biriktirip uçak miline çeviremiyorsunuz ne yazık ki. Ama zaten önemli olan yarışmak değil mi hanımlar ve beyler? Hayır tabii ki de değil. Şaşırtmacalı bir soruydu hepiniz çuvalladınız. Önemli olan kitap okumak (ne de olsa eğitimcilik benim kariyerim). Bir diğer önemli noktaysa okuduğunuz her bir kitabın en az 200 sayfa olması. Bu uyarıyı benim gibi kitapları seçtikten sonra değil öncesinde okumakta fayda var tabii.

Şimdi benim hazırladığım listeye geçmeden önce kendime koyduğum bir kuralı açıklamak istiyorum. Bu etkinlik için kitap satın almayacağım. Hem evde sürüyle okunmamış kitap var, hem de mezun olduğum üniversitenin kütüphanesine kaydolacağım önümüzdeki günlerde. (Burada Queens Library'i de saygı ve derin bir özlemle anıyorum) Bir de ailede kütüphane işlevi gören birtakım bireyler var (kesene bereket dostum!). Her ne kadar bazıları terk-i diyar ettiyseler de kitaplarının büyük kısmı edemedi. Yani kaynak çok, o yüzden şimdilik ''al-al-al-al'' hırsına bir mola.