2 Ocak 2015

Accused: Hukuk, Toplumsal Normlardan Soyutlanabilir Mi?


Orijinal ismi Lucia de B. olan ve gerçek bir hikayeyi konu edinen Accused, Hollanda'nın bu seneki Oscar yarışı temsilcisi. Üstelik, geçtiğimiz günlerde açıklanan ve dokuz filmi içeren kısa listeye de kalmayı başarıp birçok kişiyi şaşırttı. Filmin konusu kısaca şöyle: Hollanda'da bir hastanede hemşirelik yapan Lucia, yaşanan bir bebek ölümünden sonra, hastanenin ön ayak olduğu polis soruşturmasının merkezine oturtulur. Daha önce çalıştığı hastanelerden derlenen bilgiler sonrasında, dört hastayı kasten öldürmek, üç hastayı iste öldürmeye teşebbüsten hakkında dava açılır. Ömür boyu hapis cezasıyla yargılanan ve kısa süre içinde hayatı cehenneme dönen Lucia, masumiyetini kanıtlayabilecek midir?       

IMDB tanıtımında türü için her ne kadar psikolojik gerilim denilse de, filmin herhangi bir gerilim unsuru taşıdığını iddia etmek güç. Sonucu zaten bilinen bir hikayeyi ele aldığından olsa gerek, Accused, Lucia'nın masumiyetine dair bir şüphe yaratmaktan ziyade (İngilizce ismi filmin tarafını belli ediyor zaten), savcılık makamının tavrına, dava sürecine, Hollanda hukuk sistemine vs. odaklanıyor. Film, çevremizdeki insanların dış görünüşüne ve davranışlarına bakarak onlarla ilgili yargılarımızı oluşturma şeklimizin aslında ne kadar problemli bir yaklaşım olduğunun altını çiziyor. Zira, kendi süzgecimizden geçirerek değerlendirdiğimiz davranışlara dair yorumlarımız, bizim önyargılarımızı da yansıtıyor. Hastanede kimselerle sosyalleşmeyen ve duygularını belli etmediği için merhametsiz biri olarak görülen Lucia, cinayet ihtimalinin dillendirilmesinin ardından hastane personelinin anlatılarında ruhsuz bir seri katile dönüşüyor. 

Filmin üstünde durduğu bir diğer önemli nokta, sadece insanların tanıklıklarının değil, kişinin geçmişinin de yargılama sürecinin bir parçasını oluşturması. Somut delillerin bulunmadığı bir davada sanık sandalyesine oturtulan kişinin geçmişi, özellikle sözkonusu geçmiş, toplumsal ahlak ve kabul edilen davranış kalıplarının dışına çıkıyorsa, mahkumiyet çanlarını çabucak çalmamıza sebep olabiliyor. Tecavüz davalarında sıkça karşılaşılan bu yöntem, savunma avukatı tarafından, davacının jüri/hakimler karşısındaki inandırıcılığını yok etmek için kullanılıyor. ''Efendim davacı tecavüze uğradığını iddia ediyor olabilir ama bakın geçmişinde tek gecelik ilişkiler yaşamış. Toplumsal normun dışında hareket etmiş bu ''kötü/hafif/ahlaksız'' kadın tecavüze uğradını iddia ediyorsa yalan söylüyordur'' tarzı savunmalar, inanması güç gelebilir ama, tecavüzcülerin aklanmasında etkili oluyor. Benzer şekilde, cinayet davasında sanık sandalyesinde oturan Lucia'nın geçmişi de, onu mahkumiyete götürebilecek bir silaha dönüşüyor.  

Filmin öne çıkan iki kadın karakteri var. İlki, pek tabii ki tüm bu karmaşanın ortasında kalan Lucia. Geçmişine yapılan bölük pörçük geri dönüşlerle sorunlu çocukluğuna ve ilk gençliğine tanıklık ettiğimiz kişi. Hakkındaki hükmün kimilerince çoktan verildiği, kızı ve sevgilisinin desteğiyle hayata tutunmaya çalışan bir kadın. Öne çıkan bir diğer karakter ise, elinde somut delil olmadığı halde Lucia'nın soğuk kanlı bir katil olduğuna inanan çiçeği burnunda savcı (yardımcısı/asistanı) Judith. Üniversiteden yeni mezun bir çaylak olarak çalışmaya başladığı savcılık ofisinde, önüne ilk Lucia'nın davası konuyor. Eline geçen bu fırsatı kendini kanıtlamak için kullanmak isteyen Judith, Lucia'nın dava sürecini etkileyecek kararların da başmimarı oluyor.

Filmin bu iki kadını derinlemesine ele aldığını söylemek zor. Lucia'nın geçmişine yapılan gidişlerle karakterin düzgün bir portresi çizilmeye çalışılmışsa da, Lucia'nın mahkeme süresince yaşadığı duygusal gelgitler ve değişimlere fazla önem verilmemiş. Aynı şekilde, Lucia'nın hayatında önemli bir rol oynayan Judith'in yaşadığı çelişkilere ve gelişmelere de yeterince değinilmemiş. Filmde bahsi geçen hastane birleşmesi, hastane yönetimi ile savcılık ofisinin ima edilen yakın ilişkisi, Lucia'nın avukatının hazırladığı savunma gibi davayı etkileyen detaylar epey üstünkörü ele alınmış. Hal böyle olunca da, Hollanda hukuk tarihine skandal olarak geçen bu dava, hikayesinden beklenecek güçlü performansı bir türlü yakalayamamış. Bu eksikliklerine rağmen, Accused, Hollanda'da yaşanan bir dava üzerinden yola çıkarak, özünde insanların kararlarından oluşan hukuk sisteminin tarafsız değil, tersine, var olan toplumsal yargılardan nasiplenmeye müsait bir yapı olduğunu büyük bir başarıyla aktarıyor.  

Accused (Lucia de B.) 
Paula van der Oest (2014)
Hollanda
Yıldız Karnesi: 3.5*