19 Aralık 2014

Filmekimi: Haftalar Sonra Gelen Ikinci Yazı

Filmekimi'nde izlediğim filmlere dair yorumlarıma kaldığım yerden devam ediyorum. Yine üç filmden bahsedeceğim. Zaten toplamda altı film seyretmiştim. Yani bu ikinci ve son kısım. Bu sefer Alice Rohrwacher'ın yönettiği Mucizeler, Dardenne kardeşlerin filmi İki Gün Bir Gece ve Ruben Östlund'un yazıp yönettiği Turist hakkında bir şeyler söylemek niyetindeyim. Yazdığım önceki Filmekimi yazısına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.




Le Meraviglie (Mucizeler): Yönetmen Alice Rohrwacher'ın, İtalya kırsalında kendi halinde yaşayan ve arıcılıkla uğraşan bir aileyi mercek altına aldığı Mucizeler, başarılı oyunculuklarla yüklü mütevazi bir film. Modern hayattan uzakta, doğa ile uyum içerisinde yaşayan dört çocuklu bir ailenin gündelik yaşamına tanıklık ettiğimiz film, ilişkilere odaklanan duygu yüklü bir yapım. Rohrwacher, Xavier Dolan'ın aksine, sessiz sakin bir duygusallığı tercih ediyor. Kontrolcü, öfkesi saman alevi gibi parlayan, otoriterliği ile kızlarını korkutan bir baba var. Yaptığı işe çok bağlı bir adam. Modernizmin getirdiği yağmalamaya ve değişime de kendi çapında karşı durmaya çalışıyor. Karısı, çiftçiliğe onun gibi tutkuyla bağlı değil. En büyük rolü, kocası ve çocukları arasında tampon bölge işlevi görmek. Ailenin en büyük çocuğu tam bir erkek fatma. Elinden gelmeyen iş yok gibi. Üstelik babasının arıcılık sevdasını da paylaşıyor. Belki de bu sebepten, babası ile daha yakın, daha özel bir bağı var. Yaşanan birtakım gelişmeler, ailevi bağları etkilemeye, bireylerin ikili ilişkilerini test etmeye başlıyor. Peki bu sarsıntılardan paramparça olup mu çıkacaklar yoksa birbirlerine kenetlenerek mi? Pek çok detayla ince ince dokunmuş filmin her sahnesinden bir tat almak mümkün. Karakterlerin katmanlarını yavaşça çözen film, özellikle baba-kız ilişkisinin naifliği ile vurucu bir güce kavuşuyor. Yavaş akan hikaye kimilerine sıkıcı gelebilir ama duygu sömürüsü yapmayan bir aile dramı izlemek isteyenler için biçilmiş kaftan.

Le Meraviglie
Alice Rohrwacher 2014
Yıldız Karnesi: ***1/2
 


2 Gün 1 Gece (Deux Jours, Une Nuit): Dardenne kardeşlerin, Cannes Film Festivali'nde yarışan son filmlerinin değişik bir çıkış noktası var. Depresyona girdiği için uzun süre çalıştığı iş yerinden izin alan Sandra (Marion Cotillard), işine dönmeye gün sayarken beklemediği bir haber alır. Patronu, Sandra'nın çalışma arkadaşlarına, şirketin ekonomik bir darboğazdan geçtiğini söyleyip, o seneki bonuslarını ödeyemeyeceğini belirtmiştir. Bu haberden hiç hoşlanmayan ve emeklerinin karşılığını almak isteyen şirket çalışanlarına sonra bir seçenek sunar: Ya onsuz da işlerin ilerlediğini gördükleri Sandra'nın işten çıkarılmasını oyçokluğu ile kabul edeceklerdir, ya da bonuslarına veda edeceklerdir. Bu haberi alan Sandra'nın ise oyları lehine çevirmek için sadece iki günü vardır. Burada önemle altının çizilmesi gereken nokta, Sandra ve iş arkadaşlarının alt gelir grubuna ait olmaları. Yani hikaye, ikramiyesinden kolayca vazgeçecebilecek gelir grubuna ait çalışanlar arasında geçmiyor. Ekonomik sistemin vurduğu, geçinebilmek için ek işler yapan bu insanlar için alacakları bonus, nefes almalarını sağlamaya yarayan önemli bir kalem. Ama bu benmerkezci duruş, kişilerin vicdani bir muhakemeye girişmelerine de yol açıyor. Filmin asıl yapmak istediği de bu ikilemi ortaya koymak. Dediğim gibi gayet enteresan bir çıkış noktası var. Lakin çalışma arkadaşlarını ikna turuna çıkan Sandra'nın her seferinde aynı cümleleri kurması ve aldığı yanıtların da üç aşağı beş yukarı birbirine benzemesi filmin bir yerden sonra kabak tadı vermesine yol açıyor. Üstelik bütün bu tekrarlar, filmin en başta aktardığı heyecanın azalmasına yol açıyor. Buna rağmen, depresyonun kıyısında dans eden Sandra'nın hem ruhsal hem de fiziksel dünyada verdiği üstün mücadele ve insani değerlerle kendi çıkarı arasında sıkışmış modern bireyin ikilemi izlenmeye değer.            

Deux Jours, Une Nuit
Dardenne(s) 2014
Yıldız Karnesi: ***


Force Majeure (Turist): Ruben Östlund'un yazıp yönettiği Force Majeure, ortalıkta dolaşan yıl sonu listelerinin favori filmlerinden. Tatil için Fransız Alpleri'ne giden iki çocuklu bir ailenin hikayesini aktaran Force Majeure insan psikolojisine eğilen bir yapım. Tesise geldikleri ilk gün birlikte fotoğraf çektirdikleri hallerine bakıp ''mükemmel'' olduğunu düşüneceğimiz bir aile sözkonusu: Genç ve güzel anne-baba ile sağlıklı ve mutlu görünen çocukları. İyi gelirli ve kültürlü bir karı koca. Çocukları ile birlikte kayak yapmaya, güzel vakit geçirmeye, eğlenmeye gelmişler. Bütün bu yaldızlı dış görünüşe rağmen, kısa süre sonra işin rengi değişiyor. Yaşanan ve çevrelerindeki pek çok kişi için eğlenceli bir anı olarak kalacak basit bir olay sonrası, yaldızlı ailemizin kabuğunun soyulduğuna, ilişkilerindeki çatırdamaya, üstü örtülmüş sorunlarına, ve hesaplaşmalarına tanık oluyoruz. Yani yaldızın altındaki ''gerçek'' aile ile tanışıyoruz. Filmin kahramanlık kavramına yaptığı eleştiriyi çok beğendim. Genelde kahramanlık (korkusuzluk, cesaret gibi alt metinlerle) erkekliğe atfedilen bir durum/duygudur. Filmin tam da bu cinsiyetçi algıya dair yaptığı eleştiri çok iyiydi. Duygu aktarımı bakımından müziklerin kullanış şekli çok başarılıydı. Filmin görsel anlatımı tek kelimeyle büyüleyiciydi. Lakin filmi izlerken aklıma takılan ''ben neden bu aileyi önemsemeliyim'' sorusuna bir yanıt bulamadığım için fazla etkisi altına girmedim. Filmin, evliliklerinde uzun seneleri devirmiş, monoton bir akışa kapılmış, zaman içinde kendi değişmiş ve karşısında değişen partnerine elinde olmadan yabancılaşmış modern insan dramı konusunda yeni ve değişik şeyler söylediğini pek düşünmüyorum. Yine de izleyicisini sıkmayan, temposu düşmeyen ve görsel anlatımıyla büyüleyen film, bu senenin izlenmeye değer yapımlarından.     

Force Majeure
Ruben Östlund 2014
Yıldız Karnesi: ***1/2