Hemşiremin okuma listesinde görüp, ilk kitap alışverişinde satın aldığım Kemal, benim için yer yer kahkahalarla güldüğüm, yer yer iki gözüm iki çeşme ağladığım bir yolculuk oldu. Gül Sunal'ın eğlenceli ve okuyucuyu sıkmayan kaleminden anlatılan hayat öyküsü, ikilinin karşılaştıkları gün ile başlıyor. Kitap kronolojik bir sıra izlemek yerine, zamanda ileri atlayışlar ve geri dönüşlerle, kendi içinde tutarlı küçük anılarla ilmek ilmek örerek aktarıyor ikilinin hikayesini. Kısa kısa birçok anı anlatan ve bütün bu ufak parçaları birleştirerek asıl hikayeyi kendi gözlerimizle görmemizi isteyen bu tarzı beğendim. Kitap, sadece rol aldığı filmlerle tanıdığımız, hatta belki de bu sebepten dolayı hiç tanımadığımız Kemal Sunal'ın kişiliğini, aile ve arkadaşlarının da başrol oynadığı pek çok olay üzerinden aktarıp detaylı bir portre çiziyor. Gül Sunal'ın kitabı, basit bir biyografi olmaktan fersah fersah uzak. Kitabın benim için en çarpıcı kısımları, Kemal Sunal'ın ölümünün ardından aile bireylerinin yaşadıklarıydı. Sadece devlet bürokrasisi ve vefasız arkadaşlarıyla giriştikleri duygusal mücadeleler değil, ölümün yarattığı travmayla başa çıkma ve yaşama yeniden tutunma çabaları da etkiledi beni. Belki de benzer bir tecrübeyle kavrulduğum için kendimi onlara yakın hissettim. Kemal Sunal ile babam arasında bulduğum benzerlikler (üstelik bu öldükleri yaşların yakınlığı ve ani gidiş şekillerinin benzerliği ile de sınırlı değil) yer yer anlatılanın kendi hikayem olduğu duygusunu yaşattı. Kendi tecrübemin benzer bir tezahürünü görmemi sağlayıp yalnız olmadığımı hissettiren Gül Sunal'ın kitabını, anlattığı acı-tatlı, eğlenceli-hüzünlü onca hatırayı barındırması bir yana, sadece bu sebep için çok ama çok sevdim.
Kemal.. Hadi gel, bi kahve içelim...
Gül Sunal
Yayınevi: Doğan Kitap
Yıldız Karnesi: 4*