Hayatın norm kabul edilen bir ritmi var malumunuz. Doğup büyüyor, okula gidiyor, (erkekseniz ve hikayeniz Türkiye gibi militer bir kültürde geçiyorsa) askere gidiyor, evleniyor, çoluk çocuğa karışıyor ve en nihayetinde ölüyorsunuz. Tabii herkesin hayatı bu ritme uymuyor. Bazısı boşanıyor, bazısı hiç evlenmiyor, bazısı evleniyor ama hiç çocuk yapmıyor, bazısı da ne yazık ki zamanından önce ölüyor. Hayatın ritmi içinde önüne konan hedefleri birer birer geçerken ve sıra tam dizinin "emeklilik döneminde yeşeren torun sevgisi" adlı bölümüne gelmişken bir anda partneri ölen, çocukların çoktan ayrıldığı evlerinde bir başına kalan, hayatın ritmini erken kaybedenler var bir de. İnsana birey olduğunu unutturan koşuşturmacaların ardından elde var yalnızlık ile baş başa kalanlar. Önlerinde uzanan vadesi meçhul hayatı hangi kaba dolduracaklarını bilemeyenler onlar. Sudan çıkmış bu balıklar şimdi ne yapacaklar?
Çağan Irmak'ın elinden çıkma Nadide Hayat filmi bu soruyu cevaplamaya çalışıyor. Erken sayılacak yaşta kocasını kaybetmiş Nadide (Demet Akbağ), evli ve çocuklu kızı ile henüz evlenmemiş ama düzenli bir işte çalışan oğlu ile "geride" kalıyor. Kısa sürede rutini bozulanın sadece kendisi olduğunu fark ediyor. Oğlu ve kızının durup dinlemeye dahi vakit bulamadan koşturdukları kendi ritimlerinin yanında Nadide ritimsizliği ile normun dışına çıkıyor. Peki Nadide şimdi ne yapmalı? Hayatını nasıl yaşamalı? Bu soruya herkesin verecek bir yanıtı var çünkü kimse "aman efendim, hayat Nadide hanımın hayatı, bize köşemize çekilmek düşer" demiyor. Sorulmadığı halde fikrini belirtmekten geri durmayanların, eşe dosta sürekli akıl dağıtanların ülkesinde Nadide'nin işi zor. Ne istediğine karar vermek, üstelik belli yaşı geçmiş insanların neler yapmaması gerektiğine dair verilmiş peşin hükümlerin arasında kolay değil.
Film, hikayenin başrolündeki Nadide karakteri üzerinden toplumsal kurallarımızı, uyduruk modernlik anlayışımız ve ezber kalıplarımızla insanlara çizdiğimiz sınırları ve yaşam mücadelesi ile geçen bir ömür esnasında kaybetmeye yüz tuttuğumuz kişiliğimizi hatırlatıyor bize. Elbette bunu çok hafif bir şekilde, işin fazla derinini kurcalamadan, ve en nihayetinde klişelerden arınamadan yapıyor. Filmin temposu özellikle ilk yarıda çok iyi. Diyaloglar ve espriler gayet zekice kotarılmış. Demet Akbağ, bir yönetmenin esprili kadın karakterini gözü kapalı emanet edeceği isimlerden biri. Lakin, filmin hızlı ve yüksek temposu sonlara doğru inişe geçiyor. Çağan Irmak'ın filmlerinde kullanmaktan geri durmadığı, karakterlerini edebiyat öğretmeni gibi konuşmaya zorlayan didaktik diyalogları ise izleyeni ezmeye başlıyor. Nadide Hayat, "çok güldük kesin ağlayacağız" totemini hayata geçirmek istercesine kabuk değiştiriyor. Ciddi ve dillendirilmeyen bir meseleyi dramatize etmeden, hafif ve eğlenceli bir üslupla ele alan film, insanı taşıdığı tüm toplumsal rollerin ötesinde bir birey olduğunu hatırlamaya davet ediyor.
Nadide Hayat (2015)
Çağan Irmak
Yıldız Notu: 2.5*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder