27 Temmuz 2010

Bahia Honda Key, FL



22
Bulutlara yolculuk

US1 Overseas Highway
Florida adalarını birbirine bağlayan "otoban"ın adı. Otoban dediğime bakmayın, tek yön gidiş-gelişi olan bir yoldan bahsediyorum. Adaları birbirine bağlayan bir sürü köprüden geçiyorsunuz. (Overseas kısmı burası) En uzunu 7 mil uzunluğundaki Seven Mile Bridge. 1982'de inşa edilen ve yaklaşık 11 km uzunluğundaki bu köprü Knight's Key ve Little Duck Key'i birbirine bağlıyor. Yeni köprünün hemen yanında eski köprü duruyor. Bu eski köprü Henry Flagler tarafından (bu ismi Florida'da çok sık duyuyorsunuz) 1909-12 arasında yaptırılan Florida demiryolunun önemli bir parçasını oluşturuyormuş bir zamanlar. Karayolu yapılana kadar (yaklaşık 70 sene) insanların kara üzerinden tek ulaşımı tren yolu olmuş.



Köprünün bitiminde Bahia Honda Key'e geçiyorsunuz ve karşınızda Bahia Honda State Park! Burada da snorkelling turları düzenleniyor, tekneler sizi alıp mercan kayalıklarına götürüyor ama bizim tek derdimiz -bahsedildiği kadar güzel olacağını umduğumuz- denizde yüzmek, Dünya Kupası finali başlamadan da gitmekti.

29

2-3 saatimiz vardı, önce biraz çevreyi turladık, karnımızı doyurduk, sonra da plajın yolunu tuttuk. Bahia Honda State Park'ta 3 plaj olduğunu okumuştum ama sadece 2 tanesini görebildim. İlki US1 yoluna bakan Calusa Beach, ikincisi Atlantiğin kıyısındaki Sandspur Beach. Calusa'da biraz dolanıp, fotoğraf çektikten sonra Sandspur'un yolunu tuttuk.

36
Calusa

Bahia Honda State Park
Sandspur plajına giderken

Sandspur tek kelimeyle muhteşem! Kumsalı bembeyaz, kumu yumuşacık, denizi turkuaz mavisi, sakin, gökyüzünde martılar.. O denizde ne kadar kaldığımızı hatırlamıyorum. Maske-snorkel yüzümüzde yine balık kovalıyorduk, birden yağmur başladı. Önce ne yapsak, denizde mi kalsak diye düşündük. Nasılsa yağıp geçecekti. Sonra baktık bizim kumsaldaki eşyalar ıslanma tehlikesi altında çıkmaya karar verdik. İyi de o nasıl bir yağmurdu öyle! Her damla canımı acıtıyordu. Koştura koştura çıktık (denizde ne kadar koşulabilirse tabi). Otoparkla kumsal arasında üstü kapalı, yanları açık, piknik masalarının olduğu bir yer vardı, diğer insanlar gibi onun altına sığındık. 15 dakika kadar bekledik herhalde onun altında. Sonra yağmur hafifledi, bir müddet sonra da durdu. Baktık maç saati yaklaşıyor, bize müsade deyip eşyaları arabaya taşımaya başladık. (Aslında bana kalsa maç filan izlemezdim, hatta salla gitmeyelim bile dedim ama bizim çocuk pek oralı olmadı).

46

Parktan çıkınca Park'taki görevlilere göre 10 dakika mesafedeki No Name Pub'ı aramaya başladık. Epey bir uğraştık bulmak için. Ara sokaklara girdik, kocaman ve güzel evlerin önünden geçtik. Big Pine Key'de aynı zamanda Deer Refuge Center bulunuyor. Her yerde aracınızı yavaş sürün işaretleri asılı. Birden karşımıza bir ceylan çıktı. Ona bakalım derken de No Name Pub'ı bulduk. Tamamen tesadüf. Burayı fellik fellik aramamızın nedeni kitapta ismi geçen tek barın burası olması ve "dünya kupası finali izlenmese bile her barda televizyon vardır" mantığıydı. Pub'ın tepesine astıkları tabelada "No Name Pub, You Found It" yazıyordu. Kendileri de farkındaydı yani ne abuk subuk bir yere dükkan açtıklarının. Barda bir adet televizyon vardı ve tabi ki finali izleyen eden yoktu. Neyse rica ettik, kanalı değiştirdiler. No Name Pub'ın bir özelliği barın tavanının ve duvarlarının 1 dolar banknotları ile kaplı olması. Kim nasıl başlatmış bu geleneği bilmiyorum ama her ziyarete gelen 1 dolar yapıştırmış duvara. 50 binle 70 bin arası banknot varmış dediklerine göre. Hepsinin de üzeri boyalı, yazılı, rengarenk. Geleneğe uyduk, biz de üzerinde isimlerimizin yazdığı bir banknot astık duvara. Bu aşağıdaki banknot Key West'teki Irish Kevin's Bar'dan birilerine ait.

49

Maçın iki devresine zor dayandık. Bitti bitecek derken iş uzatmalara kalınca daha fazla dayanamayıp ayrıldık ordan. Çok uzun bir yolumuz kalmamıştı ama bir an önce Key West'e varmak istiyorduk artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder