25 Temmuz 2010

South Beach, FL



Bir haftanızı South Beach'te geçirecekseniz araba kiralamanıza hiç gerek yok, bir taksiye atlayıp otelin yolunu tutun ama bizim gibi 100 küsür mil yol yapacaksanız (gidiş dönüş 300 mil civarı) evet bir araba lazım. Miami havaalanında bütün araba kiralama şirketlerini bir araya toplamışlar. Havaalanından geçen bir shuttle'a biniyorsunuz, o sizi şirketlerin bulunduğu binaya getiriyor. Arabanızı alıp çıkıyorsunuz havaalanından. Eğer daha önce ABD'de hiç araba kullanmadıysanız, yol çıkışlarına vs. hiç aşinalığınız yoksa, ya da yanınızda GPS'i olan bir telefon -Iphone, Blackberry, vs.- bulunmuyorsa bir GPS aleti kiralamak elzem.

Bizim yanımızda hem telefon vardı, hem de havaalanından otele nasıl gideceğimize Googlemaps'ten bakmıştık. Hatta bakmakla kalmayıp çıktısını almıştık. Türkiye'de ne kadar işe yarıyor, ne kadar kullanılıyor bilmiyorum ama Googlemaps burada bizim hayatımızda önemli bir yer teşkil ediyor. Sadece şehir dışına gitmek için de değil. Manhattan'da gidilecek bir yer için bile kullanıyorum. Hangi trenle gidicem, kaçta aktarma yapıcam, vs. gibi şeyleri zırt diye görüyorum. Hayat kurtarıcı bir şey.

Biz aldık arabayı, elimizde çıktılarımız, düştük yola. Havaalanından Miami South Beach'e gitmek çok kolay, yarım saat bile sürmüyor. Miami Beach aslında ayrı bir şehir. İnce, uzun bir ada. Upuzun bir kumsalı var. En hareketli kısmı güney kısmı. Ocean Drive üzerinde sıralanmış otellerin bulunduğu kaldırım her daim kalabalık. Ocean Drive'ın bir paraleli Collins Avenue yan yana dizili sürüyle otelle dolu. Otellerin çoğu Türkiye'deki pansiyona denk gelecek kıvamdalar. Bizim kaldığımız iki otel de öyleydi. Kalite anlamında çok bir beklentimiz olmadan gittik, o yüzden sanırım fazla hayal kırıklığına uğramadık.

Lonely Planet gidilecek birkaç müze sıralamıştı ama South Beach'te sadece sahilde ve sokaklarda zaman geçirdik. Kapalı hiçbir mekana girmedik (restoranlar hariç).

South Beach'le ilgili ufak bilgiler:

* Upuzun kumsalı, bembeyaz kumu, turkuaz mavisi bir denizi var. Kum/kumsal kısmı doğal güzellik değil. Zamanında ithal ettikleri beyaz kumu yığmışlar sahile. Bir nevi bu plajı kendileri yapmışlar. İyi de etmişler aslında.

Footprints

* Akşamüzeri denizin üzeri yosun doluyor. Deniz epey sığ. Bayağı bir yürümek gerekiyor ki derinleşsin.

* Eğer uykunuza kıyabilirseniz bir sabahınızı güneşin doğuşunu izlemeye ayırın derim. Biz bir inatlaşma sonucu gittik. (Bizim çocuk uykucu olduğumu bildiği için "sen kalkamazsın" diyerek damarıma bastı. Neticesinde saati kurdum ve inadımdan kalktım) Güneş denizden doğuyor. Onun süzüle süzüle denizin üzerinde yükselişini izlemek bir başka güzelmiş.

Sunrise


* İlk gün kendimize bir deniz şemsiyesi satın aldık. Bizi bir hafta idare edecek uyduruk bir şey. Onun altında bile oturmaya dayanamıyordum ben sıcaklık yüzünden. Nerdeyse suyun içinden hiç çıkmadım. Bir de su öyle kendinizi atınca serinleyebileceğiniz bir su değil. Ilık bir su.


South Beach

* Ben yüzmekten yorulunca sırt üstü yatar, kulaklarımı suya sokar, gözlerimi gökyüzüne dikerim. Kollarımı iki yana açar, ya da bazen ellerimi başımın altında birleştirir (o zaman boynum ağrımaz) öyle yatarım. Denizi dinlerim. O kadar ilginç sesler gelir ki denizin altından. Üstteki seslerden daha güzeldir ayrıca. Bir keresinde yine böyle uzanmış denizi dinlerken üzerimden martılar uçtu. Nefis bir görüntüydü. South Beach denizi dinlemek için ideal sahillerden. Deniz -rüzgar yoksa- çok durgun olduğu için melül melül yatarken suratınızı yalayacak bir dalga çıkagelmiyor uzaklardan.

* South Beach'in Ocean Drive kadar hareketli bir sokağı daha var: Lincoln Road. Araç trafiğine kapalı bu sokak kafeler, restoranlar, dükkanlarla dolu. Burada tavsiye edeceğim bir yer Pizza Rustica. Tadı ev yapımı pizzalara benziyor. Dikdörtgen şeklinde kesilmiş geliyor pizzalar ve de fiyatlar ucuz. (Bizim çocuk olsa "fiyat-performans bakımından gayet uygun" der. Kendisi her Apple ürününü bu argümanla reddediyor zira.) Tavsiye edeceğim bir diğer yer Ghirardelli. Aslen İtalyan olan Domenico Ghirardelli'nin Peru'dan Amerika'ya taşıdığı çikolatalarının South Beach'teki adresi burası. Kafesinde oturmanıza gerek yok, külahta dondurmanızı alıp Lincoln Rd.'da turlamaya devam edebilirsiniz. Yalnız bir uyarı: Dondurmalar devasa büyüklüğünde.

* South Beach'te bir diğer hareketli yer Washington Avenue. Collins Avenue'nun paralelindeki bu caddede restoranlar, gece kulüpleri, dükkanlar vs. bulunuyor. Pizza Rustica'nın burada da bir şubesi var.

* "O kadar geldik, Küba mutfağından bir şeyler yemeden dönmek olmaz" diyorsanız iki tavsiye: Birincisi South Beach'teki David's Cafe. Collins Avenu üzerinde. İkincisi ise Miami'nin Little Havana bölgesindeki Islas Canarias.

* South Beach'te araba bir sorun çünkü park edecek yer bulmak tam bir dert. Birçok otel paralı vale servisi sunuyor. Ama onlar biraz pahalıya park ediyorlar. Hem Collins hem de Washington Avenue üzerinde otoparklar mevcut. Gidip pazarlık yaparsanız uygun bir fiyat kopartıyorsunuz.

İki gecelik South Beach konaklamasından sonra arabaya atladık ve Key Largo'nun yolunu tuttuk. Aslında yapacak hiçbir şeyin olmadığı Key Largo'da bir gece kalacak olmamızın tek bir nedeni vardı: John Pennekamp Coral Reef State Park'ta snorkel turuna katılmak!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder