2 Ocak 2011

Bir Dost


Polisiye tarzı kitapları küçüklüğümden beri severim. Bu sebepten dolayı Alexandre McCall Smith'in No. 1 Ladies Dedective Agency serisine balıklama atladım. Kitap zevkine güvendiğim, benim gibi polisiye roman tutkunu bir arkadaşım, serinin üçüncü kitabı için negatif bir yorum yazmıştı ama belki ilk kitap güzeldir diyerek başladım okumaya. Başlamaz olaydım. Ellerim kırılaydı da ilk sayfasını çeviremeyeydim.

Aslında hikayenin çıkış noktası enteresan. Botswana'da yaşayan Precious Ramotswe babasından miras kalan hayvan sürüsünü satıp eline geçecek parayla bir dedektiflik bürosu açmaya karar verir. The No.1 Ladies' Dedective Agency böylece kurulmuş olur. Ramotswe yıllar önce bir evlilik yapmış, bu evlilikten hamile kalmıştır. Doğumdan sonra bebeğini kaybetmiş, kocası ile de yolları ayrılmıştır. O gün bu gündür aşkla meşkle işi olmaz. Bir kadına yakıştırılmayan mesleklerden birine el atar ve dedektif olur. Yani düşününce sadece Afrika'da bir dedektiflik bürosu açan kadın karakter fikri enteresan. Geri kalan kısımlar biraz fazla klişe. Zaten kitap da klişelerle dolu. Kadın erkek eşitliğini bodoslama bir Batılı anlayış üzerinden vermeye çalışan yazarın yaptığı kötü genellemeler yüzünden kitabın sayfalarını koparıp koparıp yiyesim geldi. Bir yandan tam bir Batılı kibri ile "kadın erkek eşittir, her kadın erkeklerin yaptığı işleri yapabilir, misal dedektif olabilir" mesajını verirken, sapına kadar cinsiyetçi söylemleri kullanmaktan kaçınmıyor yazar. Kadın eli değen her ev çok güzeldir gibi ucuz cinsiyetçi söylemler bile vardı kitapta. Kurgu yok. Dedektiflik hikayeleri yaratıcılıktan uzak. Dili kötü. Ama allah McCall Smith'e yürü ya kulum demiş bi kere. Kitap tutmuş. Tutmakla kalmamış 10 tane de devam kitabı çiziktirmiş McCall Smith efendi. Bir de dizisini çekiyorlar. Bu sene HBO kanalında yayınlanmaya başladı.

Nasıl bu kadar popüler olmayı başarmış bir türlü anlamadım. Ben resmen nefret ettim kitaptan. Elime alıp okumak içimden gelmediği için uzun süre ilerleme kaydedemedim. Zira başladığım bir kitabı, isterse dünyanın en kötü kitabı olsun, ortasında bırakıp başka bir kitaba geçemiyorum ben. İlla bitirmem lazım. Anca okul kapandıktan sonra aldım elime. Kimi yeri hızla scanledim ama nihayetinde yarıda bırakmadım, okuyup bitirdim.

Türkçe'ye tercüme edildi mi bilmiyorum. Üşendiğim için bakmadım. Ama olur da bir yerde karşınıza çıkarsa yapacağınız şey basit. Sırtınızı kitaba dönün, hızlı adımlarla olay mahalini terk edin. Yoksa hayat çok üzücü bir hale gelebilir.

İmza: Bir dost.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder