27 Şubat 2013

Mutlu Aile Defteri (2013)


Mutlu Aile Defteri'ni açıkçası fazla bir beklentim olmadan izledim. Asu Maro'nun oyuncularla yaptığı Milliyet Sanat röportajını okumuştum önceden. Oyuncu kadrosunda sırf tanınmış, güçlü oyuncular bulunan filmlerle ilgili ön yargımdan dolayı (bütün işi oyuncuların performansına bağlar ve senaryoyu vs. fazla önemsemezler diye düşündüğümden) izlemek konusunda kararsızdım. Röportajda birbirleriyle uyum içinde çalıştıklarını, Tuncel Kurtiz'den ve birbirlerinden çok şey öğrendiklerini, eğlenceli bir set ortamında filmi tamamladıklarını anlatan ekibe bir şans vermek istedim. Filmin beni şaşırtmasını umarak gittim sinemaya.    

Film, asker emeklisi Yıldırım Taşyumruk'un üç çocuğuyla türlü yalan dolan üzerine kurulu ilişkisini eğlenceli bir dille irdelemeye çalışıyor. Karısını erken yaşta kaybeden Yıldırım, üç çocuğunu ağır bir disiplinle tek başına yetiştirmiş. Oğulları Kudret ve Cevdet ile kızı İsmet'i çocukluklarından beri otoritesiyle ezmiş. Onlar da büyüyünce babaları ile aralarına bir mesafe koymayı tercih etmiş. Günün birinde kader hepsini bir araya topluyor. Hem babalarından hem de birbirlerinden uzaklaşmış kardeşler birbirleriyle belki de tekrar tanışıp ortak bir yol, ortak bir dil bulup bir arada durmaya çalışıyor.          

Otoriter bir babanın gölgesinde büyüyen, bu yüzden hayatlarında ters giden şeyleri babalarından saklar hale gelen bu üç kardeşin yaşadığı ''talihsizlikler''in temelinde babalarıyla olan sorunlu ilişkileri var. Kendilerinden hep güçlü olmaları istenmiş, zayıflıkları hep büyük bir bağrış çağrış ve hakaretin sebebi olmuş bu çocukların kendilerine güvenen bireyler olarak yetiş(e)medikleri ortada. (Belki burada Cevdet'in durumunu diğer ikisinden ayırmak gerekebilir). Hal böyleyken, geçmişteki baskıcı tavırlarıyla çocuklarının açmaza düşmesine en büyük yatırımı yapan bir babanın önderliğinde çıkış yolu bulunması fikrinden pek hoşlanmadım. 

Komedinin ağırlıklı olarak çocukların beceriksizlikleri (ya da başarısızlıkları) üzerinden değil de baskıcı otorite üzerinden kurulması, sorunların sebebi baskıcı otoriteyi ön plana çıkarır, komedi unsurunun sonuç değil sebep olmasını sağlardı. Oysa filmde durum tam tersi. Filmin yukarıdaki afişinde de görüldüğü üzere yetişkin birer birey olan üç evladın tek ayak üstünde durması, başarısızlıklarından dolayı faturanın onlara kesildiği anlamına gelmiyor mu? Üstelik kardeşler arasındaki bağın bu kadar zayıflaması, birbirlerine yabancı hale gelmeleri de yetiştikleri ortamla alakalı değil mi? Farklı yerlere savrulmuş bu hayatların inşasında rol oynayan babanın (ve katı otoritesinin) yaşananlar karşısında aldığı sorumluluk nerede, işte onu bir türlü göremedim filmde.  

Oyuncu kadrosu epey güçlü. Zaten film de bütün umudunu onların başarısına, seyirciyi eğleme becerisine bağlıyor. Film sırasında Mirkelam'ın Asuman şarkısını birden fazla kere dinlemek bana fenalıklar geçirtti. Asuman ile ilgili bölümde çaldınız tamam, uzatmanın anlamı nedir? Evet, filmde olayların gelişmesine katkısı büyük ama filmin temel meselesi o değil ki. Bir de Tuncel Kurtiz'in gençliğini izlediğimiz o kısacık bölümde Kurtiz'i makyajla gençleştirme işi olmamış. Yerine genç bir oyuncu oynasa ne fark ederdi, film kalitesinden ne kaybederdi anlamadım. Kısacası Mutlu Aile Defteri boş zamanı olup da yorucu olmayan bir film arayanların tercihi olabilir. Komedi konusunda biraz teklese de izleyeni sıktığını söylemek haksızlık olur.

Mutlu Aile Defteri
Yönetmen: Nihat Durak
Türkiye - 2013
Yıldız Karnesi: **1/2 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder