29 Ocak 2016

Vedat, Tefo ve Perde!


Polisiye türüne dair ilgimin gelişmesinde başrol canım anneannem Mübeccel'e aittir. Daha ortaokul öğrencisiyken, hemşiremle onda kaldığımız sömestr tatillerinde birlikte izlediğimiz Cinayet Masası (Murder, She Wrote) ile yerli polisiye İz Peşinde dizileri ve kitaplığından aşırıp okuduğum Agatha Christie romanlarıyla bu türe merak salmama yol açan oydu. Yaşım ilerleyince kitap alışverişinin istikameti değişti. Bu sefer ben alıp okuduğum polisiyeleri anneanneme götürmeye başladım. (Bir dönem aile içinde ciddi kitap trafiğimiz vardı. Benim Mübeccel'e verdiğim kitap kuzen Şuşu'dan çıkar, onun anneme verdiği kitap ise Mübeccel okuduktan sonra bana gelirdi. Araya hemşiremin kitapları da karışınca trafik hepten çıldırır, hangi kitap kime gitmiş takip edemezdik.) 90 yıllık yaşamına ne çok kitap, ne çok polisiye sığdırdı canım Mübo'm. Heyecanına bizi de dahil edip. Aramızdaki yaş ve jenerasyon farkına rağmen konuşacak ortak dil bulmayı hep başarırdık zaten.

Ne diyordum? Ah evet, polisiye. Geçtiğimiz sene, serinin ortasına bodoslama atladığımdan bihaber alıp okuduğum ve dilini pek bir beğendiğim Katilin Şahidi'nin yazarı Algan Sezgintüredi, April Yayınlarına geçmiş. Kitap fuarında dolaşırken neon renkli kapaklarına denk gelince, ortasından başladığım bu serüvenin başına dönmeye karar vererek serinin ilk kitabı Katilin Şeyi'ni aldım. Vedat ve Tefo'nun kişiliklerini tanıdığımız, dostluklarını öğrendiğimiz, ortaklıklarının nasıl başladığının da anlatıldığı roman, tüm bu tanışmalarla paralel ilerleyen çetin bir polisiye vakası ile okuru ilk andan hikayenin içine çekiyor. Sherlock-Dr. Watson ikilisini hatırlatacak şekilde, romanın anlatıcısı aslında başlarından geçen olayı kitap olarak yazan Vedat. İkilinin kafası zehir gibi çalışanı ise Tefo. Aslında böyle olduğunu Vedat söylüyor. Ama ben Vedat'ın -belki de kitabın yazarı olmasından ötürü öyle davranması gerektiğini düşündüğünden- fazla alçakgönüllülük gösterdiğine inanıyorum. Evet Vedat ikinci ve üçüncü hamleleri geçtim, bazen birinci hamleyi bile iyi hesaplayamıyor olabilir, ama Tefo tek başına o kadar iyi olsaydı davaları Vedatsız çözerdi. Değil mi? Kitabın hikaye örgüsü gayet iyi, okurun ilgisini canlı tutuyor. Kitabın dili ise oldukça eğlenceli. Yalnız birkaç yerde anlatı gereksizce uzatılmış hissiyatına kapıldım, sanki bir sonraki sahneye geçmeden önce Vedat laf salatası yapmaya karar vermiş de bizi lüzumsuz detayların içinde boğmaya çalışıyormuş gibi. Sabırsızlığımdan dolayı öyle hissetmiş de olabilirim o yüzden tüm suçu Vedat'a atamıyorum. Beni kitapta rahatsız eden tek bir mevzu oldu, o da kitap yazıldığında 45, anlatılan olaylar yaşandığında 35 yaşında olan Vedat'ın cinsel ilişkilerini ergenlikten öteye geçmeyen bir dille aktarmasıydı. Üstelik karakterlerden biriyle ilgili alt metninde tecavüz olan espriler de hiç komik değildi. Bunun dışında gayet sürükleyici, okurun merakını esir alan, heyecanı ayakta tutan bir romandı. En kısa zamanda yola serinin ikinci kitabı olan Katilin Meselesi ile devam etmeyi düşünüyorum.

Algan Sezgintüredi
April Yayıncılık
Yıldız Karnesi: ***1/2 

2 yorum:

  1. dördüncü kitapta yapmamış değil mi o esprileri, laf salatalarını, hamlıkları? ;)

    YanıtlaSil
  2. :) Yok yapmamış. Merakla takipteyiz Vedat-Tefo maceralarını :)

    YanıtlaSil